THE COMPONENT in Turkish translation

• bileşeni
• parçayı
• bileşen
• bileşenleri
• bileşenin
• parça
• komponenti

Examples of using The component in English and their translations into Turkish

Then, only time and the component r‖ in the direction of v are"warped" by the Lorentz factor: :formula_14:formula_15.
V yönünde sadece zaman ve r‖ bileşeni;: formula_14Lorentz faktörü ile'' çarpık'' şekli:: formula_15.

Tried to take our money and the component, probably sell it somewhere else, and busted it in the process.
Parçayı ve parayı almaya çalıştılar muhtemelen başka bir yerde satmak istiyorlardı ama yakalandılar.

You're gonna go back to your boyfriend, and you're gonna make him believe that we have the component back.
Erkek arkadaşının yanına geri dönüyorsun ve onu, bileşeni geri aldığımıza inandırıyorsun.

We can't trust he will give us the component, whether we give him the boy or not.
Çocuğu ona teslim edersek, parçayı bize geri verip vermeyeceği konusunda ona güvenemeyiz.

In the limit, as the component point masses become"infinitely small",
Limitte bileşen nokta kütleler sonsuz derecede küçüldükçe,

In the table, ESR refers to the component with the largest capacitance value of the respective manufacturer.
Tabloda, ESR ilgili üreticinin en büyük kapasitans değeri bileşeni ifade eder.

We will get the message, and have you home by lunch. Once we get the component and power up the tunnel.
Parçayı alıp tüneli çalıştırdığımızda… mesajı çıkartır, öğle yemeğine eve yetiştiririz seni.

You're going to go back to your boyfriend and you're going to make him believe that we have the component back.
Erkek arkadaşına geri döneceksin ve onu komponenti geri aldığımıza inanmasını sağlayacaksın.

if the reference axes were rotated in one direction, the component representation of the vector would rotate in exactly the opposite way.
Referans eksenleri bir yöne döndürülmesi durumunda, vektörünün bileşen temsilini tam tersi şekilde döndürmek istiyorum.

And busted it in the process. Tried to take our money and the component, probably sell it somewhere else.
Parçayı ve parayı almaya çalıştılar… muhtemelen başka bir yerde satmak istiyorlardı ama yakalandılar.

Knowledge of the origin of a sample can provide insight into the component molecules of the sample and their fragmentations.
Numunenin kökeni hakkında bilgi molekülün bileşenleri ve parçaları hakkında bilgi sağlayabilir.

You're gonna go back to your boyfriend, and you're gonna make him believe that we have the component back.
Erkek arkadaşının yanına gideceksin ve parçayı geri aldığımıza onu inandıracaksın.

The component alternately absorbs energy from the circuit
Bileşenin, devredeki enerjiyi çektiği

We know the component of gravity that's perpendicular to the plane-- we figured it out about 2 videos ago-- is 49 square root of 3 N.
Yer çekiminin yüzeye dik bileşenin( 49 karekök 3) N büyüklüğünde bir kuvvet olduğunu da biliyoruz-- 2 video öncesinde hesaplamıştık.

The component density is too low, the voltage variance
Parça yoğunluğu çok düşük, voltaj değişkenliği spesifikasyonların dışında,

that's pretty clearly the component that failed.
evet. Bozulan parça açıkça görünüyor ki bu.

Like architecture on Earth, the attempt is to go beyond the component elements and systems and gain a broad understanding of the issues that affect design success.
Yeryüzündeki mimari gibi, amaç bileşenlerin ve sistemlerin ötesine geçmek dizayn başarısını etkileyen faktörleri geniş çerçevede anlamaktır.

So a sine theta is the magnitude of the component of vector a that is perpendicular to b.
Yani asin( teta), a vektörünün, b vektörüne dik olan bileşeninin büyüklüğüne eşittir.

it has four connected components: the component of the identity; the time reversed component;
bu dört bağlı bileşeni vardır: kimlik bileşeni; Zaman bileşeni ters;

the component which reflects through the equatorial plane; and the component that does both.
ekvatoral düzlem boyunca yansıtır bileşen; ve bileşen hem de yaptığı.