URINATING in Turkish translation

['jʊərineitiŋ]
['jʊərineitiŋ]
işemek
pee
piss
urinating
to get the peepee
işerken
pee
pissing
a whiz
urinating
when i urinate
am taking a leak
işeyen
pees
pissing
urinating
wet
piddles
to relieve himself
idrarını
urine
piss
pee
urinary
urinate
UA
bladder
urination
işemeyi
pee
piss
urinating
to get the peepee
işeme
pee
piss
urinating
to get the peepee

Examples of using Urinating in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
He was still convicted for urinating in a phone booth.
Bir telefon kulübesinin içine işediği için hala tutuklu.
You will hear the sound of a man urinating into a plastic bowl.
Bir adamın plastik bir kaseye işediğini duyacaksınız.
Into a plastic bowl. You will hear the sound of a man urinating.
Bir adamın plastik bir kaseye işediğini duyacaksınız.
She's in a man's urinal, urinating like a man. It was a hidden shot.
Gizli çekmişler. Erkek pisuvarında, erkek gibi işiyor.
It was a hidden shot. She's in a man's urinal, urinating like a man.
Gizli çekmişler. Erkek pisuvarında, erkek gibi işiyor.
Can you do this for urinating?
Çiş için bunu yapabilir misiniz?
Urinating on the street.
Caddeye işemekten dolayı.
Urinating here is prohibited.
Buraya pislemek yasaktir.
Be aware of your surroundings while urinating in a public men's room.
Bir daha umuma açık bir tuvalette çişini yaparken çevrendekilere dikkat et.
I was arrested for urinating.
İdrar yaptığım için tutuklandım.
I was arrested for urinating. Where have you been?
İdrar yaptığım için tutuklandım. Nerelerdeydin?
Ripping out phones, urinating on desks.
Telefonları söküyor, masaların üzerine işiyordu.
riding a motorcycle on the Mall, urinating on a national monument;
alışveriş merkezinde motosiklet kullanmak, ulusal anıta işemek.
I could see how you made a mistake… because pouring water out sounds very much like a person urinating.
Çünkü su dökerken çıkan ses bir insan işerken çıkan sese çok benziyor.
his doctors recorded that Carl was experiencing frequent nauseous, discomfort while urinating, dizziness.
doktorları Carlın midesinin sık sık bulandığını idrarını yaparken rahatsız olduğunu ve başının döndüğünü rapor etmişler.
There are animals who will go on- particularly the lion- urinating on a vast territory, just so that everybody is aware.
Bazı hayvanlar- özellikle aslanlar- geniş alanlara idrarını bırakırlar, böylece diğer herkes bilir.
Everyone's stopped taking drugs,"and urinating in the street." Who are we gonna tell?
Herkes uyuşturucu kullanmayı ve sokaklara işemeyi bırakıyor.'' Kime söyleyeceğiz?
your new partner are finished urinating on things, I believe your work here is done.
yeni ortağınızla eşyalara işemeyi bitirdiyseniz, sanırım işiniz kalmadı burada.
pain in the pelvis, back, or when urinating.
sırtta veya işeme sırasında ağrıya sebep olabilir.
the severe dehydration made urinating pretty much inconsequential.
aşırı su kaybı işemeyi oldukça acıverici yapıyordu.
Results: 56, Time: 0.0922

Top dictionary queries

English - Turkish