Examples of using Çözmüyor in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Bu asıl sorunumuzu çözmüyor.
Bu asıl sorunumuzu çözmüyor.
Bu asıl sorunumuzu çözmüyor.
Parti genel başkanı Victor Pontaya göre, gözden geçirilen yasa eskisiyle olan sorunları çözmüyor.
Bu şeyi nasıl çözmemiz gerekiyor ki?
Çöz beni, domuz!
Bizim çözmemiz gereken, bu haritaları kim ve niye çizdi.
Çöz beni yoksa arkadaşlarım senin peşine düşer!
Çöz beni Walter.
Çöz beni de göstereyim sana kutsal hergele.
Hâlâ çözmemiz gereken sorunlar var ama onları da halledeceğiz.
Ben şangay baş müfettişiyim çözmem gereken bir sürü olay var.
Çöz kendini.
Her sabah, çözmem gereken problemlerle yüzleşmek zorunda kalıyorum.
Emniyet kemerini çöz, ben uçağı baş aşağı çeviririm, sen düşersin.
Çözmemiz gereken bir cinayet olduğu gerçeğini değiştirmiyor bu.
Duyduğun gibi çözmem gereken bir sorun var.
Çöz onu, Carl.
Bizi çöz ve Buchanandan taraf olduğunu unutacağım.
Bu meseleyi çözmenin sadece bir yolu var.