ÇAMAŞIRLARIMI in English translation

laundry
çamaşır
çamaşırhane
kirlileri
panties
külot
iç çamaşırı
don
pantolon
donlu
underwear
külot
iç giyim
iç çamaşırı
donunu
bir çamaşır
my clothes
kıyafet
elbiselerimi
giysilerimi
eşyalarımı
benim üstümdekileri
benim kıyafetlerimi giymek

Examples of using Çamaşırlarımı in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Çamaşırlarımı almaya gittim sanıyor.
He thinks I'm picking up my laundry.
Çamaşırlarımı almaya gidiyorum!
I'm getting my laundry!
Çamaşırlarımı getirdi. Bu sabah.
She just brought my laundry. This morning.
Çamaşırlarımı getirdi. Bu sabah.
This morning. She just brought my laundry.
Bütün çamaşırlarımı bir seferde taşıyabiliyorsun!
You can carry all my laundry in one trip!
Çamaşırlarımı bitirdikten sonra.- Belki.
Maybe. After I finish my laundry.
Ve yeni ateşe dayanıklı iç çamaşırlarımı test edemedim bile. Boo-yah!
And I didn't even get to test out my new fireproof grundies. Boo-yah!
Çamaşırlarımı bitirdikten sonra.- Belki.
After I finish my laundry. Maybe.
Çamaşırlarımı almak için fazla geç oldu galiba?
I suppose it's too late to pick up my laundry?
Çamaşırlarımı rahibelerin yıkaması için genelde manastırda bırakırım.
I usually leave my laundry at the convent for the nuns to attend to.
Oraya gideceğim, çamaşırlarımı alacağım ve ona gerçeği söyleyeceğim.
I'm just gonna go in there, pick up my laundry and tell her my truth.
Eve geç geldim, çamaşırlarımı yemiş.
I came home late, she ate my laundry.
Ben eski çamaşırlarımı attım.
I gave my old clothes away.
Hey, çamaşır hırsızı, bana çamaşırlarımı geri ver!
Hey, panty thief, give me my panties back!
O da çamaşırlarımı ütülüyor.
He irons my clothes.
Ne bu kadar uzun zamanını aldı tatlım… çamaşırlarımı bitirmek mi?
What took you so long, my dear? Finishing up my laundry?
Annemi sadece çamaşırlarımı yıkarken, yemeğimi pişirirken, beni dişçiye götürürken görecem.
Then the only time I will see my mom is when she's doing my laundry, cooking my meals, taking me to the dentist.
Çamaşırlarımı katlarken ya da yatakta kitap okurken… yaşıyor olduğumun farkına varırdım. birden.
And it would just occur to me that I'm alive. I could be folding my laundry or reading in bed.
Üstelik annem çamaşırlarımı yıkayacak ve saat altıdan önce gidersem tavuk yiyeceğim.
Plus, my mother's gonna do my laundry and if I get there before 6:00, there's chicken.
Üstelik annem çamaşırlarımı yıkayacak ve saat altıdan önce gidersem tavuk yiyeceğim.
And if I get there before 6:00, there's chicken. Plus, my mother's gonna do my laundry.
Results: 93, Time: 0.0283

Top dictionary queries

Turkish - English