ÇOK KISITLI in English translation

is very short
çok kısa
çok az olduğunu
so she's very limited
too small
çok küçük
çok ufak
çok dar
çok kısa
çok küçükler
çok kısıtlı
küçükse
very little
çok az
çok küçük
çok kısa
pek az
çok azdı
çok hafif
çok cüzi
pek azdır
çok kıt
küçücük
very-restricted

Examples of using Çok kısıtlı in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Zaman çok kısıtlı.
The time is really limited.
Zaman çok kısıtlı.
The time is so limited.
Ancak çok kısıtlı kaynaklarımız ve zamanımız olduğunu hatırlatmak isterim.
But I will remind you that we have very limited resources and limited time.
Çok ama çok kısıtlı.
A very… very restricted account.
Bak, çok üzgünüm Kenneth ama bütçemiz çok kısıtlı.
Look, I'm sorry, Kenneth. It's just the budget's really tight.
Ama sistemleri çok kısıtlı.
But their system is too limited.
Konuk listesine erişim çok kısıtlı.
The guest list is highly restricted.
Gerçekten yardımcı olmak isterdim ancak bütçe çok kısıtlı.
I really wish I could help, but funds are tight.
buradaki zamanım çok kısıtlı.
my time here is most limited.
Hayır, sadece… görüşün çok kısıtlı.
No, it's just your… Your view is quite limiting.
Bu konuda kaynaklarım çok kısıtlı.
My resources on the subject are extremely limited.
Yeni bir davaya bakıyorum, zamanım çok kısıtlı.
I'm working on a new case and I'm really pressed for time.
Hayır, zaman çok kısıtlı.
Time is short. No.
Hayır, zaman çok kısıtlı.
No, sir.- Time is short.
Çünkü çılgınlık anlayışı çok kısıtlı.
Because her definition of"crazy" is so narrow.
Ama zamanım çok kısıtlı olduğundan sözümü kesmeyip sorularıma direk cevap verirseniz çok memnun olurum.
But since my time is very limited… I will thank each one of you not to interrupt and to answer questions promptly.
Bildiğiniz gibi zaman çok kısıtlı, efendim. Bu nedenle olabildiğince çabuk harekete geçmeliyiz.
The time is very short, sir, and we must get going as soon as possible.
Sonrasında çok kısıtlı bir Amerika turu düzenlendi
Another very limited US tour followed,
Zamanımız çok kısıtlı, ama birlikte bir şeyler yiyip… birbirimizle dostluk kuracağız.
Our time is very short. But we will break bread together… and have some fellowship. One with the other.
bunu yapmak için çok kısıtlı bir zamanımız var.
we have a very limited amount of time to do that.
Results: 73, Time: 0.0362

Çok kısıtlı in different Languages

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English