ÖDEDIM in English translation

i paid
öderim
ödeyeceğim
ödüyorum
para
ben öderim
parasını
parasını ben ödüyorum
vermiyorum
ben de bastadaki i̇talyan asıllı amerikalıları karalama karşıtı derneğe para ödüyorum
i repaid
ödedim
karşılığı
ödeyebilirm
payment
ücret
ödeme
parayı
para
taksiti
karşılığı
nafaka
i pay
öderim
ödeyeceğim
ödüyorum
para
ben öderim
parasını
parasını ben ödüyorum
vermiyorum
ben de bastadaki i̇talyan asıllı amerikalıları karalama karşıtı derneğe para ödüyorum

Examples of using Ödedim in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Senin için bir sürü para ödedim ben, tamam mı?
I have paid a lot of money for you, okay?
Ve ben bunu ödedim bundan dolayı gerçekten, gerçekten çok üzgünüm.
And I have paid it… and I'm really, really sorry for that.
Borçlarımı ödedim ve her saat başı sana evlenme teklif ettim.
Paid off my debts and proposed to you every hour on the hour.
Sessiz kalması için ödedim ve dönüş biletimi aldım.
I had paid for her silence and bought my ticket back.
Çoktan ödedim onu.- Hayır, ödemedin..
I already paid you.
Vergileri ödedim. İki yüksek profilli gazetede çalıştım.
I have worked at two high-profile newspapers I have paid taxes.
Ve senin borcunu ödedim. Boşandığımdan beri üç yıldır sefillik çektim.
I lived in poverty for three years paying off your debt. since the divorce.
Vergileri ödedim. İki yüksek profilli gazetede çalıştım.
I have paid taxes. I have worked at two high-profile newspapers.
Ben ödedim. Ödedin mi?
You paid? I paid that off?
Ben ödedim yani. Bekle.
That means I paid for it. W-wait.
Ben ödedim bile.
I already paid for it.
Babama ödedim. Tüm yazı iki işte çalışarak geçirdim.
I spent the whole summer working two jobs, paid back my dad.
Sessiz kalması için ödedim ve dönüş biletimi aldım.
And bought my ticket back. I had paid for her silence.
Ben ödedim. Aslında o… Evet.
Well, she… Yes. I bailed you out.
Ben ödedim. Aslında o… Evet.
Yes. I bailed you out. Well, she.
Sana iyi para ödedim, bu sadece bir film için değil tabi ki.
I have paid good money for you, and not just for the film.
Evet, ödedim. Senin de gayet iyi bildiğin gibi.
Yeah, I paid up. As you well know.
Evet, ödedim. Ama sen.
Yeah, I paid up. But you.
İpoteğini ben ödedim bu evin!
I pay the mortgage on this house!
Ben zaten ödedim. Ödemek zorundasın!
I will pay, I will pay!
Results: 1440, Time: 0.0384

Top dictionary queries

Turkish - English