Examples of using Örüntüleri in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Bir katilin örüntüsünü takip etmek istemem.
Bu örüntüyü görürsünüz.
Yeterince örnek yaparsak örüntüyü anlarsınız, diye düşünüyorum.
Matematikçiler bu örüntüye Torus derler.
Bu, odaklı bir kırık örüntüsü iki yüzeyin direk temasından oluşan ufak bir alan.
Oradaki örüntüyü göremiyor musunuz?- Yapmayın, çocuklar.
Oradaki örüntüyü göremiyor musunuz?- Yapmayın, çocuklar?
Çocuklar. Oradaki örüntüyü göremiyor musunuz?
Ama kurban örüntüye uyuyor mu?
Cesetler arttıkça örüntüyü görmemiz zorlaşıyor.
Örüntüye uymuyor. Bir örüntü mü gördünüz?
Michelein örüntüsünde uydurma hikâyede sol taraf, gerçek anılarda sağ taraf.
Örüntüyü görüyorsun. Kansastaki sekiz yıllık dosyalara bakınca Biliyor musun.
Örüntünün bütününü bir arada kavrayarak görebildim. Bir an için.
Bütün tekrarlamanın, örüntünün ve şeklin kaynağı.
Jonas örüntüyü çözmüş.
Üçgensel örüntüye, çapraz karşılaştırma yapacağım.
Örümcek örüntüsünün olması için… İtfaiye hortumuyla soğuk su tutulması gerekir.
Uzmanların bulduğu V örüntüsü de ani parlamanın göstergesi.
Uzmanların bulduğu V örüntüsü de ani parlamanın göstergesi.