ISIRDILAR in English translation

they bite
ısırıyorlar
ısırırlar
isırırlar
onlar ısırır
bit
biraz
bir parça
daha
azıcık
ufak
kısım
ısırdı

Examples of using Isırdılar in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Ve acı içinde çığlık attılar. Çıbanlarını parçalamaya çalıştılar… Daha sonra ellerini ısırdılar… damarlarını açana kadar kaşıdılar.
Scratch open their own veins, and scream to high heaven. They bite their own hands.
Ve acı içinde çığlık attılar. Çıbanlarını parçalamaya çalıştılar… Daha sonra ellerini ısırdılar… damarlarını açana kadar kaşıdılar.
They try to tear out the boils… scream in agony. scratch open their veins… they bite their hands.
Ve acı içinde çığlık attılar. Çıbanlarını parçalamaya çalıştılar… Daha sonra ellerini ısırdılar… damarlarını açana kadar kaşıdılar.
They try to tear out the boils… scratch open their veins… they bite their hands… scream in agony.
Ve acı içinde çığlık attılar. Çıbanlarını parçalamaya çalıştılar… Daha sonra ellerini ısırdılar… damarlarını açana kadar kaşıdılar.
They bite their hands… scream in agony. scratch open their veins… They try to tear out the boils.
Ve acı içinde çığlık attılar. Çıbanlarını parçalamaya çalıştılar… Daha sonra ellerini ısırdılar… damarlarını açana kadar kaşıdılar.
Scratch open their veins… scream in agony. They try to tear out the boils… they bite their hands.
Ve acı içinde çığlık attılar. Çıbanlarını parçalamaya çalıştılar… Daha sonra ellerini ısırdılar… damarlarını açana kadar kaşıdılar.
They bite their hands… They try to tear out the boils… scream in agony. scratch open their veins.
Canavarın egemenliği karanlığa gömüldü. İnsanlar ıstıraptan dillerini ısırdılar.
and his kingdom was darkened. They gnawed their tongues because of the pain.
Antenleri sallayarak ve kızgın bir acelecilik içinde kırmızı karıncaların kafalarını, bacaklarını ve antenlerini ısırdılar.
Waving their antennae, hurrying furiously, they bit at the legs and heads and feelers of the busy bloody ants.
video dükkânının kapalı olduğunu görünce, başkanı ısırdılar.
when they saw the video store was closed, they bit the president.
ellerini ağızlarına götürüp( öfkelerinden ısırdılar) ve dediler ki:'' Tartışmasız,
they put their hands in their mouths(biting them from anger) and said:"Verily, we disbelieve in that with which you have been sent,
Isırma konusunda çalışıyoruz.
We're working on biting.
Köpeğin havlaması ısırmasından daha büyükmüş herhalde.
It turns out the dog's bark is bigger than his bite.
Havlamak veya ısırmak isterse, bırakalım yapsınlar.
If they want to bark or bite, let them be.
Beni ısırdın!
You bit me!
Bir kan emicinin seni ısırmasına nasıl izin verirsin?
How could you let some bloodsucker bite you like that?
Travma ikide köpek ısırmış bir çocuk var.
We got a bad dog bite in Trauma 2.
Kim ısırdı ki?
Whο bites?
Isırmak dışında. Ama kardeşim bundan hoşlanıyor.
Except for the biting, but I think she likes that.
Böcekler ısırmasın seni.
Don't let the bedbugs bite.
Sence gerçekten onu ısırmasına müsade edecek mi?
You really think that she's gonna let him bite her?
Results: 45, Time: 0.0255

Top dictionary queries

Turkish - English