Examples of using Şerbet in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Şerbet limon, hızlı çorba
Dürüstçe söyle, kaç kere kucağına şerbet döküldü?
Bu şerbet değil, alkol.
Tonya, sen babana biraz şerbet getirsene.
Rüyamda bir bahçedeydim, şerbet içiyordum.
İşte sirke, acı sos, şerbet ve süt.
Aman Tanrım, sanırım şerbet sızdırıyorum.
Evet Grannie?- Şerbet için Pistachios?
Anne, belki de pankeklerin üzerine bu kadar fazla şerbet koymamalıydın.
Limon şerbeti. Şerbet.
Merhaba.- Şerbet lütfen.
Limon şerbeti. Şerbet.
Lâkin Hünkâr, her daim şerbet içmez.
Eroin mi?- Şey, şerbet değil.
Uzun, beyaz eldivenlerle şerbet gibi görünürsün.
Önce biraz şerbet.
Şerbet alıp Thamesde yürümek.
Şerbet Dükkânında mı, Mum Mahallesinde mi?
Şerbet limon, hızlı çorba
Şerbet, dondurma değil.