Examples of using Aksoy in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Bence arabayı Aksoya verdi.
Aksoya yardım ediyorsa, kıza gelebilir veya… bizi doğrudan kendisine yönlendirebilir.
Ama Aksoyu yakalamak anlamına gelirse… nerdeyse her şeyi yerine getireceğim.- Hayır.
Aksoyun kargo konteynerinden aldığı MRI diz bobini… bileşenin içinde, homojen bir manyetik alan üreten… gradyan bobinleri bulunur.
Aksoyun kargo konteynerinden aldığı MRI diz bobini… bileşenin içinde, homojen bir manyetik alan üreten… gradyan bobinleri bulunur.
Aksoya yardım ediyorsa, kıza gelebilir veya… bizi doğrudan kendisine yönlendirebilir.
Ama Aksoyu yakalamak anlamına gelirse… nerdeyse her şeyi yerine getireceğim.- Hayır.
Aksoya göre, ikinci sınır kapısı özellikle Irak normale döndükten sonra, iki ülke arasındaki ticaretin artmasına hizmet etmekle birlikte, Irakın Kürdistan bölgesindeki iş faaliyetini olumsuz etkileyebilir.
Bu Aksoy olmalı.
Diyarbakır Valisi: Hüseyin Aksoy.
Aksoy: Sansürü dayanışmayla kırıyoruz.
Aksoy, acımasız, kasıtlı bir suikastçidir.
Aksoy taşınabilir bir EMP inşa etmiş.
Mümkün. Belki Aksoy onunla buluşmayı planlıyordu.
Yard. Doç. Dr. Zühre Aksoy, Boğaziçi Üniversitesi.
Prof. Dr. Nazan Aksoy, İstanbul Bilgi Üniversitesi.
Pekala, güvenlik ekiplerinin Aksoy için CCTV görüntülerini… taramasını sağlayın.
Erzurum Karayazı Belediyesine Karayazı Kaymakamı Kamil Aksoy kayum olarak atandı.
Aksoy, MRI makinelerinden birini kurcalamış gibi görünüyor. Evet, olabilir.
Bence Aksoy, havaalanındaki tüm hava trafik kontrol sistemini yok etti.