ALMAYA in English translation

to get
almaya
var
bulmaya
gitmek
getirmeye
alacağım
ulaşmaya
elde etmek
girmek
yakalamaya
to take
almak
götürmek
almanı
alıp
götürecek
alacak
kabul
ele
atmak
çıkarmak
to buy
almak
satın
alacak
ısmarlamak
alman
kazanmaya
alabilmek için
to pick up
almak
toplamak
tavlamak
alacağım
kaldırmaya
açmaya
ayartmaya
to collect
toplamaya
almaya
toplanması
tahsil etmeye
toparlamak için
tahsilata
biriktirmek için
koleksiyonu yapmaya
to receive
almaya
kabul etmek
alan
alacak
ağırlamaktan
karşılamaya
onlar nail olacaklar
to fetch
almaya
getirmeye
alıp götürmeye
çağırması için
gittim
to grab
almaya
yakalamaya
kapmak
tutmaya
ellemeye
kavramaya
avuçlamaya
to retrieve
almak için
geri
getirmek için
kurtarmaya
almak ve kaptanımızı kurtarmak için
up
yukarı
kalk
kalmış
kaldır
bağlı
çıktı
ayakta
doldu
geldi
bakalım
to borrow

Examples of using Almaya in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Şehrin sönümleyicileri güç almaya başladı.- Ne?
The City's inertial dampeners just began powering up. What?
Tüm Nurnheim Yazılmamış Kitabı almaya ve okumaya gitti.
All of Nurnheim has gone to retrieve and read the Unwritten Book.
Hayır. Ben Kaptan Leonardın piposunu almaya geldim.
I have come to fetch Captain Leonard's pipe, No.
Bir kase seker almaya gelmistim.- Kasen nerede?
Where's your cup? I said I came over to borrow a cup of sugar?
Şehrin sönümleyicileri güç almaya başladı.- Ne?
What? The City's inertial dampeners just began powering up.
Teğmen Irvingin öldürüldüğünü görüp bizi almaya koşmuş.
And ran to retrieve us. He saw Lieutenant Irving murdered.
Sakin ol, sadece şeker almaya geldim.
Hey, man-- I'm just here to borrow some sugar.
LAPDnin form sınavı için kilo almaya çalışıyorum.
I'm trying to bulk up for the LAPD fitness exam.
Patlama oldu. Bölgeyi ele geçirdik ama eşyayı almaya gittiğimizde.
There was a detonation. We secured the area, but when we went to retrieve the item.
Bu Chandler, randevusu için mum almaya gelecekti.
Chandler's coming by to borrow candles for his big date.
An8} Ruth? Gelecek haftaki ödüllü dövüşü bu geceye almaya ne dersin?
Ruth, what if we moved next week's prizefight up to tonight?
Sonra kankam aşağı atlayıp dürümünü almaya çalışmasın mı!
And he tries to retrieve the burrito. Next thing you know, homeboy leaps down there!
Mollie, buraya senden güç almaya geldim.
Mollie, I came to borrow some of your strength.
Madem geri dönüyoruz onun gönlünü almaya çalışın.
Try to make up with her. Since we're going back.
Dedim. Sonra kankam aşağı atlayıp dürümünü almaya çalışmasın mı!
And he tries to retrieve the burrito. homeboy leaps down there, Next thing you know!
Çocuklar ne zaman bir şey almaya gelecek bilemezsin.
You never know what kid's gonna come over to borrow something.
Günaydın.- 009, DB 10u almaya geldi efendim.
Q: Morning. 009 has arrived to pick up the DB10, sir.
Dikiş seti almaya geldim.
I came to borrow a sewing kit.
Buraya sadece esmer şeker almaya gelmiştik.
We just came over to borrow some sugar.
Biz sadece şeker ve sarmak için kağıt almaya gelmiştik. Para mı?
Money? We came here to borrow sugar from you and some rolling papers?
Results: 13108, Time: 0.1456

Top dictionary queries

Turkish - English