Examples of using Anlatıcı in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Şimdi, anlatıcı adam dedi ki birgün çekim sırasında bir aslan kameramanı farkedip üzerine gelmiş, tamam mı?
Anlatıcı Bu adama saten iç çamaşırları,
Anlatıcı, görme özürlü bir kişiye tam işlevli bir ekran okuyucu yüklemesinde yardımcı olabilir,
Ve açıkçası en güvenilir anlatıcı hiçbir zaman ben olamadım. Hepsi sorduğunuz kişiye göre değişir.
Ve akıllı telefon trafik uygulamasında duyduğunuz anlatıcı. Merhaba, ben şu her filmde, TV programında, reklamda.
Ve akıllı telefon trafik uygulamasında duyduğunuz anlatıcı. Merhaba, ben şu her filmde, TV programında, reklamda.
Bir aslan kameramanı farkedip Şimdi, anlatıcı adam dedi ki birgün çekim sırasında… üzerine gelmiş, tamam mı?
ABDli yazar, anlatıcı, tarihçi ve öğretim üyesi.
ABDli aktör ve anlatıcı.
Anlatıcı, yaşlı adamın hizmetkârı, ya da daha sıklıkla varsayıldığı üzere oğlu olabilir.
Anlatıcı'' evrenin yüce hâkimini'' şahit göstererek Eleonoraya duygusal bir söz verir, dünya üzerindeki hiçbir kadınla evlenmemeye yemin eder.
Anlatıcı hayatta kalabilmek için uslamlama yetilerini kullanır
Eşi dışarıdayken, anlatıcı arkadaşının sandığı açtığını ve ağladığını duyar ama bunu adamın'' sanat düşkünlüğüne'' yorar.
Anlatıcı ruhunu yatıştırmaya çalışırken,
Tekrar bilincini kaybeden anlatıcı kendine geldiğinde bir tahta üzerine iplerle bağlanmış olduğunu
Oyun, anlatıcı ve esas kahraman Tomun, annesi Amanda ve kız kardeşi Lauranın anısına yaptığı bir anımsama oyunu olarak seyirciye sunuluyor.
Tören sırasında çocuğun ismini soran rahibe anlatıcı'' Morella'' cevabını verir.
Buna göre Gammaz Yürekteki yaşlı adam bilimsel rasyonel düşünceyi, anlatıcı ise düşgücünü simgeler.
Edwar Rice Burrough kendini bu filme bir karakter ve anlatıcı olarak dahil etti.
Bazen'' Evvel zaman içinde…'' kadar basit. Carterın bu kitaplarında her zaman Edgar Rice Burroughs anlatıcı olarak yer alır.