Examples of using Antidotu in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Antidotları alalım.
Ne yazık ki, bu antidotun bazı beklenmedik yan etkileri vardı.
Antidotunu bulmak için ne yapmalıyım?
Antidota ihtiyacım var.
Antidot üzerinde çalışıyorsun, değilmi? Ne?- Hah?
Artık antidotumuz var?
Antidot.- Hayır! Hadi, serumu al.
Eğer antidot verilmezse… kurban yavaş yavaş korkunç bir şekilde ölüyor.
Eğer antidot için geri dönmezsem kuruyup öleceğim.
Bizler antidotuz. Başka bir yol var mı?
Bizler antidotuz. Başka bir yol var mı?
Unutmuşum, antidotum vardı!
Pilokarpin, atropine zehirlenmesinin antidotudur.
Babam bıraktığı kayıtta, virüsün için bir antidot olduğunu söyledi.
Antidotu verin şimdi.
Antidotu aldın mı?
Antidotu verin şimdi.
Artık antidotu verebiliriz.
Onlar antidotu istemiyorlar!
Senin işin antidotu sağlamaktı.