ATLIKARINCA in English translation

• carousel
• merry-go-round
• carrousel
• carousels

Examples of using Atlıkarınca in Turkish and their translations into English

Artık atlıkarınca yok.
THERE WON'T BE ANY MORE MERRY-GO-ROU N DS.

Atlıkarınca bu, George.
It's a carousel, George.

Atlıkarınca hala kendi etrafında dönüyordu,
The carousel was still spinning around

Atlıkarınca ile salıncakları götürdüler.
They took away the roundabout and swings.

Atlıkarınca nedir bilir misin?
You know what a carousel is?

Atlıkarınca, Olmstead, metro.
The carousel, the Olmstead, the subway.

Eski atlıkarınca.- Hadi.
The old switcheroo.- Come on.

Buradan atlıkarınca yapabilirsin.- Tamam.
Okay. From here, you could do the carousel.

Sence burada atlıkarınca var mıdır?
Know if they have a carousel in this place?

Hele şu atlıkarınca… Tanrım,
AND THAT MERRY-GO-ROU N D-- OH,

Bu Central Parktaki atlıkarınca. -Eddie Cosgrove.
That's the carousel in Central Park. Eddie Cosgrove.

Bu Central Parktaki atlıkarınca. -Eddie Cosgrove.
Eddie Cosgrove. That's the carousel in Central Park.

Atlıkarınca sever misin?
Do you like the carousel?

Bu gece Atlıkarınca.
Tonight is Carousel.

Tıpkı bir zamanlar annemin söylediği gibi atlıkarınca hiç durmuyor.
It's just like my mother used to say… The carousel never stops turning.

Hayır, atlıkarınca.
It's a carousel.

Atlama ipi. Atlıkarınca.
Jump rope. A carousel.

Atlama ipi. Atlıkarınca.
A carousel. Jump rope.

Tamam. Buradan atlıkarınca yapabilirsin.
Okay. From here, you could do the carousel.

Atlıkarınca, Olmstead Oteli. Eğer içsel olarak parçalanmışsa… kendisiyle ilgili tüm kötü şeyleri bu mekanlara yansıtıyordur.
All the bad stuff about himself onto these places… If he's internally fragmented, he projects the carousel, the Olmstead room.