Examples of using Blackpool in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Vay canına, bana Blackpoolun şişkolarla dolu olduğunu söylemişlerdi.
Blackpoolun her yer doluydu.
Thomas ve Emmanın annesi Blackpoola gitti. Tatilde oradaki patronlarını ziyaret ediyor.
Seni Blackpoola götürmüştüm ya, berbat bir kumarbazdın kardeşim.
Onu Blackpoola götürdüğünü biliyoruz.
Onu Blackpoola götürdüğünü biliyoruz.
Sadece Blackpoola gitmek ister misin diye soruyorum.
Ama Blackpoolu seviyoruz, değil mi kızlar?
Geçen yıl partnerimle birlikte Blackpoola gittiğimizde.
Çünkü sen her zaman Blackpooldan nefret ettiğini söylerdin.
Bir keresinde Blackpoola gittim.
Üç senedir tatil yapmadık ve annen Blackpoola bayılır.
Bir maç içinse eski takımı Blackpoolun formasını giydi.
İyiyim böyle. Dürüst olmam gerekirse Blackpoolun nerede olduğunu bile bilmiyorum.
Görünüşe göre Bay Barronın gruplarından biri İngilterede, Blackpoolda.
Onu dürüst biri zannederdim ama onun yerine seni Blackpoola götürdü.
Arkadaşınızın tuhaf tuniğinden çıkanlar.- Blackpoolluyum ondandır.
Blackpooldan öteye hiç gitmemiş.
Tıpkı Blackpoolun en civcivli zamanı gibi.
Beni Blackpooldan gönderdiler.