Examples of using Cangıl in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
İşte burada, tamam… Sahne 12 dış mekan, cangıl açık alan, gündüz vakti, pusu. Gidelim!
Çoğu cangıl hayvanı gibi, cennet kuşları da rekabetten kaçınır.
İlk Wingate seferi cehennem gibiydi çünkü cangıl Japonların dostu,
Onlar ve yuvalarını paylaştıkları milyarlarca hayvan için… cangıl bir sığınaktır.
Avrupalı göçmenler gelmeden önce buradaki kıyıların çoğu bunun gibi cangıl olan ormanlarla kaplıydı. Bu da kendince hareketli bir ekosistem.
Hayatta kalmak için her ağacın yapması gerekeni yaparak başarılı oldu. Cangıl zemininin kasvetini aşmak.
Hayatımda hiç cangıl görmedim, orman gördüm ama cangıl hiç görmedim.
Gecenin gelişiyle cangılın yeni karakterleri sahneyi devralır.
Onlar, cangılda beni soymaya çalışan iki adam.
Bu cangılı daha önce hiç görmemiştim.
Sri Lanka cangılında gizli duran bu kedi çok ender olarak görülebilir.
Orta ve Güney Amerika cangılı bitki örtüsü,
Gecenin gelişiyle cangılın yeni karakterleri sahneyi devralır.
Travis! Cangıla hoş geldin, sert çocuk! Hey!
Hey! Travis! Cangıla hoş geldin, sert çocuk!
Hey! Travis! Cangıla hoş geldin, sert çocuk!
Travis! Hey! Cangıla hoş geldin, sert çocuk!
Hey! Cangıla hoş geldin, sert çocuk! Travis!
Travis! Cangıla hoş geldin, sert çocuk! Hey!
Hey! Cangıla hoş geldin, sert çocuk! Travis!