Examples of using Cesedim in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Daha cesedim soğumadan gidip, sarmısak sıkacağı alıyor.
Ben cesedim.
Sarmısak sıkacağı alıyor. Daha cesedim soğumadan gidip.
Bu benim yeni cesedim.
Cesedim, garip patlama sesiyle irkilen komşum Bayan Martha Huber tarafından bulundu.
Cesedim derhâl bir Hollywood hastanesine götürüldü.
Burada ölürdüm ve cesedim Peter, hayır. keneler için üreme alanlarından başka bir şey değildir.
Eğer burada ölürsem, cesedim önüne yüzünün yansıtıldığı bir binada bulunacak.
Burada ölürdüm ve cesedim Peter, hayır.
Eğer burada ölürsem, cesedim önüne yüzünün yansıtıldığı bir binada bulunacak.
Doğru bir yargıya varamasaydım cesedim çoktan yenmiş olurdu. Sadakat ve dalkavukluk arasında.
Tuvaletteki ilk cesedim değil, Jethro, ama hep rahatsız edici bir yanı vardır.
Doğru bir yargıya varamasaydım cesedim çoktan yenmiş olurdu. Sadakat ve dalkavukluk arasında.
Charles SantAngeloyu Della Rovereye verir ve yakında cesedim Tiberde bir yerlerde çürür.
Kim olduğu bilinmeyen vatandaş, katilin evine gidip katille boğuştuktan sonra… Çizmen gereken ikinci şey… çürümek üzere olan cesedim.
Eğer Brian Nassir olmasaydı hâlâ benim cesedim parçalarını arıyor olurlardı.
ailem onları bir kül kabına koyacaktı çünkü cesedim bulunamayabilirdi bile.
Ama cesedim bir işe yaramaz. Aethelred ve bir sürü Wessexli ihanet etmek için hazır!
Aethelred ve bir sürü Wessexli ihanet etmek için hazır ama cesedim bir işe yaramaz.
Barsine, ben öldükten sonra… cesedim götürülüp, Fırat Irmağına atılsın… gözden kaybolsun… böylece insanlar sonsuza dek,