Examples of using Düdüğün in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Bu düdüğün ne manaya geldiğini biliyorum,
Eğer kendini suda bulursan lamban ve düdüğün var, anladın mı?
Her ne kadar, bu kadar şeker ve düdüğün iyi bir fikir olmadığını düşünsem de.
Bu düdüğe üflemeyi ne kadar istiyorum bilemezsin?
Düdüğüm de var. Onu kullanmaya da hazırım!
Bu düdüğe itaat edenleri görmek istedim.
Yanımda düdüğüm var.
Köpek düdüğüne başvurmak farz oldu.
Lokomotifin düdüğünü uzaktan dinlemek çok daha güzel.
Onun düdüğüyle oynadığımız bir oyunu vardı.
Ama düdüğüm yok ki.
Ona düdükten sonra vurdum, dostum!
Bakayım tecavüz düdüğümü yanıma almış mıyım?
Ah, düdüğe gerek yok, bırak oynasınlar işte.
Bu açılış düdüğüydü ve oyunumuz başlıyor.
Ver şu düdükleri bana!
Hey, düdüğümü bana geri ver!
Oscar Mayer düdüğümü çalıcağım ve gideceğiz.
Tom günbatımına bakarken teneke düdüğünü çalarak rıhtımda oturmayı sever.
Düdüğe dokunma! Pekala, bayanlar!