DALKAVUKLUK in English translation

flattery
övgü
pohpohlama
yağcılık
dalkavukluk
iltifat
yalakalık
komplimanlar
brown-nose
dalkavukluk

Examples of using Dalkavukluk in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Ve yalan öfkeden sonra, dalkavukluk.
And after the fake anger, adulation.
Tom da becerebildiği gibi geyik muhabbeti yapacak ve dalkavukluk edecek.
Tom will flatter and schmooze as only tom can.
çok ben dalkavukluk zevk olarak
much as I enjoy the flattery and the bonding and even the touching,
Ama her zaman dalkavukluk edebilir ve Maestro Kangdan öğrenebilirim. O yetenekli, ben onun kadar iyi olmayabilirim.
He's talented, so I may not be as good as he is, but I can always brown-nose and learn from Maestro Kang.
alaycý gülümsemeler ve dalkavukluk… bekleme benden.
coupled with vulgar grimaces, sarcastic smiles, and flattery.
Bana dalkavukluk yaptı, ihtiyatlı
He courted me, discreetly but persistently…
Benim için orada dalkavukluk etmenin ne kadar zor olduğu hakkında hiç fikrin var mı?
Do you have any idea how hard it was for me to crawl there?!
Ya da onlara karşı entrikalar yaparak bulabilirim. Parayı ancak Parlamentoya dalkavukluk ederek.
And the French are ten times worse and there's no money I can only get funds by crawling to Parliament or plotting against them.
Ya da onlara karşı entrikalar yaparak bulabilirim. Parayı ancak Parlamentoya dalkavukluk ederek.
I can only get funds by crawling to Parliament or plotting against them. and the French are ten times worse and there's no money.
Senin için üzülebilirdim ve dalkavukluk etmene izin verebilirdim. Fakat o zamandan beri başıma bir sürü şey geldi.
I might have felt sorry for you and let you crawl out, but a lot of things have happened to me since then, and I don't feel
Bazen dalkavukluğu denemelisiniz.
You should try flattery sometimes.
bir çıkmazın içinde olsaydım, dalkavukluğu denerdim.
I would have tried flattery.
Bu radikaller genelde hangi dalkavuk kısa çöpü çekerse onu yollarlar.
These radicals usually send whichever lackey draws the shortest straw.
Sanadanın dalkavukları her tarafa yayıldı.
Sanada's henchmen are spread out everywhere.
Dalkavuklar boyunlarına kadar boka gömülürler.
Flatterers are buried up to their necks in shit.
İyi geceler dalkavuklar ve Slugathor.
Good night minions, Slugathor.
Dalkavukları Dünyanın Ejderha Toplarını kullanmış.
His lackeys used the Earth's Dragon Balls.
O küçük dalkavuğa gerçeği söylediğimde neredeyse ölüyordu.
That little creep almost died When I told him the truth.
Dalkavuk olduğunu kabul et, Mackey!
Face it, you're a lackey, Mackey!
Dalkavuklara cevap verme adetim yok.
I'm not in the habit of giving answers to lackeys.
Results: 41, Time: 0.0321

Top dictionary queries

Turkish - English