Examples of using Damlacıkları in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Demir damlacıkları iyi karıştırılır
Bulut damlacıkları küçük olduğunda, çekirdeğin oluşumu dışından
Bu bulut içerisindeki SO2 kütle- 22 milyon ton- sülfürik asitli su damlacıkları( volkanik
Ve bunun kendisine saldırabilecek karıncaları çekmesini engellemek için de karnının altındaki yay gerilimli ufak bir spatula yardımıyla damlacıkları ağacın gövdesinden oldukça uzak bir mesafeye fırlatır.
Bulutları oluşturan buharlaşmış demirdir. Ayrıca bulutların, demir damlacıkları yağdıracak kadar yoğunlaştığı yerler olabilir.
bir tür hikaye anlatacağım. O sıralarda içlerinde her türlü kimyasala ait farklı tarifler bulunan küçük yağ damlacıkları etrafta yüzmekteydi.
Göz damlasına ihtiyacım var.
Buradan, kan damlaları merdivende yılan gibi bir iz bırakmış.
Toby onun göz damlalarını buldu ve Garrett hapishanede.
Hidrojen damlaları durduğunda, yassı kafaların arasına karışıp yaşamamız gerek.
Göz damlasının onu öldüreceğini bilmiyordum.
Gökkuşağını oluşturan damlacıklar ne kadar büyükse gökkuşağı o kadar parlak olur.
Orada, 50 su damlasının ayrı ayrı fotoğrafını çekiyoruz.
Ben damlayı alıp geliyorum.
Burada pas renginde damlalar var… göğsünde ve omzunda.
Damlasını verdin mi?
Daha yuvarlak damlalar, daha az kuvvet.
Bu damlalardan üç kez alın.
Damlalar ve nem çünkü bağırıyorduk.
Damlalarını getirin!