DEĞIRMENIN in English translation

mill
değirmen
fabrika
imalathane
bıçkıhanede
windmill
yeldeğirmeni
yel değirmeni
rüzgar değirmeni
rüzgar gülü
fırıldak
bir değirmen
grinders
öğütücü
değirmeni
makinesi
bileyici

Examples of using Değirmenin in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Pekala o halde, kendinizi değirmenin enkazı dibinde düşünün.
Well, then, imagine yourselves standing by the wreckage of the mill.
Ancak sonra değirmenin göletinden çıkarken sırtındaki yara izlerini gördüğüm zaman… Böylesine bir öfkeyle bir kırbaçla yapılmış olan yara izleri.
But then out at the mill pond, you dinna fash yerself about it anymore. scars made by a lash laid down wi' such fury… when I saw the scars on yer back.
Parası var. Hapisteki ve Frankin… Şimdi değirmenin gibi bana gelmezsin.
Now you have a mill and Frank's money… and won't come to me as you did to the jail.
Mati köyünün muhtarı Gao Baoshi ve oğlu Gao Jixian ayrıca Li Juren isimli biri daha var kızı değirmenin orada tutuyorlar adam toplayıp.
And his son Gao Jixian There is also this guy named Li Juren They have tied up the lady at the mill.
Ancak sonra değirmenin göletinden çıkarken sırtındaki yara izlerini gördüğüm zaman… Böylesine bir öfkeyle bir kırbaçla yapılmış olan yara izleri…- Bu konuda daha fazla canını sıkma artık.
But then out at the mill pond, when I saw the scars on yer back, scars made by a lash laid down wi' such fury… you dinna fash yerself about it anymore.
Değirmende çalışan çoğu yetişkin kaçabilmiş.
Most of the adult mill workers got out.
Şu karabiber değirmenini kim aldı?
Who got that pepper mill?
O değirmende saklanan bir manyağın bölgesinde gezindik;
We have wandered into the territory of a maniac holed up in that mill.
Gün doğarken değirmenden çıktıklarını gördüm.
I saw them leaving the mill at sunup.
Dün gece değirmende uyuyan kimdi?
Who slept in the mill last night?
Su değirmeninde iki saat yalnız Ryunosuke ile ne yaptın?
Hama! What were you doing all that time alone with Ryunosuke in that mill?
Değirmenden ayrıl.
Leave the mill.
Babam o değirmende 60 yıl çalıştı.
My dad worked at that mill for 60 years.
Bir değirmende çalışmaya başladım.
I went to work in the mill.
Zeb de bana, Thomsonların değirmeninde yapılacak olan danstan bahsediyordu.
Zeb here was telling me there's gonna be a dance over to Thomson's Mill.
Artık o lanet değirmende bile iş bulamam!
Now, you can't even get a job in that goddamn mill!
Kardeşimin değirmeninde çuval taşımak ister misin?
You rather go to my brother's to carry sacks in his mill.
Maksim Stevanovicin değirmeninde saklanan üç yahudi de… ayrıca idam edileceklerdir.
The 3 Jews found hiding in the mill at Maksim Stevanovic, will also be executed.
Hala o eski bebek öğütme değirmenini işletiyorsun, değil mi?
You're still operating the old baby farm grist mill, aren't you?
Ne güzel. Değirmende de işler iyi gidiyor.
That's good, the mill is flourishing too.
Results: 55, Time: 0.0281

Top dictionary queries

Turkish - English