Examples of using Dostluk in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Yoon Seule dostluk gösterdiğim için çıldırdığını biliyorum.
Geriye sadece Dostluk kaldı.
Bence Gordon amcam, entelektüel dostluk için düşmemiştir peşine.
Oynamayı ne kadar özlediğimi unutmuşum. Dostluk, rekabet, tezahüratlar.
O kadar iyi dostluk kurardık ki seninle ama geleceği olmazdı.
Okulun düsturu ilim, dostluk, sadakattir.
Onlar birbirleriyle iyi anlaşırlar ve barış ve dostluk ortamı içinde yaşarlar.
Bu günlerde hiç kimse dostluk beklemiyor.
Leopold, pervasız dostum, işte sonsuz sevgi ve dostluk.
Birincisini yapacağımız, çeyrek dostluk partisi zamanı geldi.
Çok az dostluk iki ömür sürer.
Neden? Çünkü bu dostluk korkusudur.
Evet. Bu yaz Dostluk Partisine gelin.
Bana vermeyi reddettiğin tüm sevgi ve dostluk… ona aktarılacak.
Slogan için gel, dostluk için kal.
Aşk bilimcileri gibiyiz ama dostluk tamamen farklı.
Güvenli olduğundan emin olmalıyız. Dostluk.
Sevgi, dostluk.
Türk musikisini himaye etmiş ve müzisyenlerle dostluk kurmuştur.
Aşk bilimcileri gibiyiz ama dostluk tamamen farklı.