Examples of using Envanter in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Görünüşe göre envanter ve sürüş konusunda ustalaştım.
Because apparently all I'm good for is inventory and driving now.Anladığım kadarıyla, envanter detayları ve alışverişin şartları… bu mektupta incelikle anlatılıyor.
As to the inventory and Envanter yapalım öyleyse. Pekala.
Let's take an inventory. Alright.Envanter kaydı nasıl gidiyor?
How's inventory coming?Kaptan, ambarda envanter saydıktan sonra… adamlar planınızı kabul etti.
The men have assented to your plan. Captain, after an inventory of our stores.Envanter neredeyse tamamlandı.
Stock-taking's almost finished.O mekanda çok envanter yapılmalı zaten. Envanter yaptık.
You have to do a lot of inventory at that place. We had to do Bu sabah envanter sırasında gördüm.- Hayır.
No. I just saw it this morning during inventory.Bu sabah envanter sırasında gördüm.- Hayır.
I just saw it this morning during inventory.-No.Envanter yapmasını istemiyorum. Polisin buraya gelmesini ve.
Envanter yapmasını istemiyorum. Polisin buraya gelmesini ve.
Making an inventory. I don't want the police coming in here.Envanter çıkarıyorum.
I'm doing inventory.Envanter demişken defterlere baktım.
Speaking of inventory, I checked the books.Sapıklık için değil, envanter çıkarıyorum!
Not being pervy, just doing inventory!Bu da envanter kontrolü.
That's inventory control.İsimler, bağlantılar, envanter.
Names, contacts, inventory lists.Artie, Depo 2 için bir çeşit envanter var mı?
Artie, is there-- is there some kind of inventory İç İşleri, istediği zaman envanter defterine göz atacaktır.
Internal affairs will get through the inventory on their own time.Bütün evraklarını inceleyip envanter hazırlayacağım.
I will sort out all her papers and make an inventory.Müzayede salonunun bize verdiği envanter nerede?
Where's that inventory list the auction house gave us?
