Examples of using Fakirin in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Zengin zenginleşir, fakirin canı cehenneme.
Ve tüm diyebileceğin bunlar fakirin hayatı için.
Zengin. Ve fakirin işi bitmiştir.
zengin ve fakirin, hasta ve sağlıklının aşk tanrısına hürmetlerini sunduğu andır.
Öyleyse benim kafamdaki İsa imajı… fakirin yardımcısı ve keten bezlerle gezinen basit kıyafetli bir adam, bu yanlışmı?
Bu, gencin ve yaslinin… zenginin ve fakirin, Demokratin ve Cumhuriyetçinin… siyahin, beyazin, esmerin.
Ama açıkcası, zenginin ya da fakirin veya hepsinin sıkıntı çekmeleri umrumda değil.
Ama açıkcası, zenginin ya da fakirin… veya hepsinin sıkıntı çekmeleri umrumda değil.
Ama açıkçası, zenginin ya da fakirin veya hepsinin sıkıntı çekmeleri umurumda değil.
yaslinin… zenginin ve fakirin, Demokratin ve Cumhuriyetçinin… siyahin, beyazin, esmerin.
Özgürce nefes almak isteyen huddled yığınlarınız Diyor ki… Bana yorgununu ver, fakirin.
Özgürce nefes almak isteyen huddled yığınlarınız Diyor ki… Bana yorgununu ver, fakirin.
günümüzde… zenginin korunduğu ve fakirin cezalandırıldığı… bir düzen ortaya çıkmış durumda.
zengin ve fakirin ne kadar farklı ama aynı olduğunu.
Seni ziyarete geliriz, o harika evinde otururuz… fakirin en fakirini görme üzerine planlar yaparız.
Hatırlamıyorum. Sen, her zaman fakirin yarısını öldürebilmek için… diğer yarısını kiralayabilirsin.
Bunları evde yemek de mümkün elbette, ama zengin ve fakirin, ailelerin ve komşuların bir araya geldiği sofralarda yenilen yemeğin tadı bir başka oluyor,'' diyor Emina Husiç.
Fakirin çöpüde fakir olur.
Her zaman fakirin tekiydi.
Umut fakirin ekmegi.