Examples of using Fayed in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Abu Fayed, ülkenizin bir vatandaşı Birleşik Devletlere girdi
Efendim, bize ihanet ettiğini, Fayed için ajanlık yaptığını kabullenebilir miyim, bilmiyorum.
bu gece hayatını bir trafik kazasında kaybetti. Yanında sevgilisi Dodi Al Fayed de vardı.
Biliyorum, ama bak, Benimle dalga mı geçiyorsun? asla onu… Dodi Fayed beni Prenses Diana için bırakıp gittiğinde.
Biliyorum, ama bak, Benimle dalga mı geçiyorsun? asla onu… Dodi Fayed beni Prenses Diana için bırakıp gittiğinde.
Shadow Vadisinden çıkan bütün yollarda Fayed ve Gredenkoyu arayan saha ekiplerimiz var ama uçağın bulunması için ayrılan uydu desteğinde pek bir şey yok.
Doyleun, Fayed Gredenkoya nerede buluşacağını söyler söylemez, gitmeye hazır bir ekibi var.
Bulunmasında seni yetkilendirmek istediğim. Dinle, seni aramamın asıl sebebi Fayed ve Numairin.
Umarım haklısındır. Dinle, seni aramamın asıl sebebi Fayed ve Numairin.
Bulunmasında seni yetkilendirmek istediğim. Dinle, seni aramamın asıl sebebi Fayed ve Numairin.
Bulunmasında seni yetkilendirmek istediğim. Dinle, seni aramamın asıl sebebi Fayed ve Numairin.
seni aramamın asıl sebebi Fayed ve Numairin.
Çoğunuzun bildiği üzere bize bu sabah saldıran terörist, Abu Fayed Dmitri Gredenkonun yardımıyla bir başka nükleer bombayla silahlandırıldığını düşündüğümüz bir pilotsuz uçağı havalandırdı.
Ama bunlara boyun eğmek Fayedi bulmak için bize daha fazla zaman kazandırır.
Eğer Fayedi saat 9a kadar bulamazsak, bunu kabul edeceğini düşünüyorum.
Fayedle ilgili bir şey buldun mu?
Fayedi eski bir Sovyet subayıyla nükleer silahların saklandığı yerler konusunda görüşmesi için görevlendirdim.
İki sene önce Fayedi Seattleda salıverdiğimizi Hock biliyor.
O mühendisi Fayedden önce bulmamız gerekiyor.
Planın yalnızca Fayedi bulmak için uygulanan yasal yaptırımları engeller.