Examples of using Freddye in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Ben Freddyle görüştüm.
Fare Freddyden söz ediyorsun sandım.
O benim Freddyim değil anne.
Eğer Freddyi kulübe almazsan babamla sen yüzleşmek zorunda kalırsın.
Freddyi kulübe almayı deneyeceğim, tamam mı?
Ya Freddyi aldatırsam, ve o da-- Oh, Tanrım.
Baba, Freddyi öldüremezsin, sadece daha da kötüleştireceksin.
Burada Freddyden başka kimseyi tanımıyorum.
Uzun yıllar Freddyden nefret ettim.
Freddyle daha ciddi ya da öyle bir şey olmaya çalışmalı mıyım?
Freddyle mesajlaşırken bir deliğe düşmekteki ironinin etkisi hala geçmemişti.
Freddyde, gizlenen Yahudilerin adresleri vardı.
Freddyle bu konuyu konuşmadın mı?
Freddyle konuştuk. Onlar için size para getirecek olan benim.
Freddyde benim için ayırdığı birkaç evrak olması lazımdı.
Freddyden beri, aldığım tek soy o köpek.
Freddyde hiçbir zaman para olmamıştır.
Yani teknik olarak Freddyden bir vuruş yaptım.
Onu her zaman, Freddyden çıkan şeyleri yenebilecek bir Jason olarak tasavvur ettim.
Burada Freddyden başka kimseyi tanımıyorum.