Examples of using Gümüşe in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Bir tanesinin taşları gümüşe dönüşürken, diğerininkisi altın olmuş.
Onunla 6 milyon gümüşe ve onun bölgesine bahse girdik.
O benim efendime 20 gümüşe maloldu.
Altın teklif edip 10 gümüşe kadar düşün.
Ayaktakımından kurtulmak, bana 18 gümüşe mal oldu.
Bana müsaade, saçların gümüşe boyat.
İspanyol istilacılar evet, başlangıçta altına ve gümüşe çok ilgililer.
Ağırlığına bakılırsa pek de gümüşe benzemiyor.
Efendi! Ayaktakımından kurtulmak, bana 18 gümüşe mal oldu!
Parça!- Klıcımın ağırlığınca gümüşe ne dersin?
Bu ikisini 20,000 gümüşe takas edebilirsin.
Bana müsaade, saçların gümüşe boyat.
Hayır.- Gümüşe dönelim.
Ama yinede alır. Gümüşe hiç ihtiyacı yoktur.
Billynin yüzükleri. Gümüşe dokunmak yok.
Billynin yüzükleri. Gümüşe dokunmak yok.
Kılıcımın ağırlığı kadar gümüşe.
Kadınlara, oğullara, kantar kantar yığılmış altın ve gümüşe, salma güzel atlara,
Bizimle tam olarak iş birliğine giderseniz hem gümüşe ihtiyacımız kalmaz hem de burayı özgür bir adam olarak terk edersiniz.
Geldiğim yerde, gümüşe'' serebro'' denir… ama nereli olursan ol, elementin periyodik tablodaki yeri aynıdır.