GITMENIZIN in English translation

to go
gitmek
gidecek
gidip
çıkmak
girmek
giden
dönme
gidin
geçmek
for you to leave
bırakmak için
gitme
ayrılma
sen şimdilik gitsen
geride bırakacak
terk etmen
to get you off

Examples of using Gitmenizin in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Oy vermenizin veya okula gitmenizin engellendiği her gün, onur kırıcı bir yükü taşımak zorunda kalıyordunuz.
Weren't allowed to go to school, you were bearing a burden that was injurious. Every day you weren't allowed to vote.
İkinci kez gitmenizin tek gerekçesi ilk seferinde bir şey gözden kaçırdığınızı düşünmeniz olabilir.
The only reason you go in a second time is because you believe you missed it the first time.
Bu durumda… Vietnama gitmenizin asıl sebebi yakında eski kocanız olacak kişiyi başka birini öperken görmenizdir.
The real reason you go to Vietnam kiss someone else. In that case… is because you accidentally see your soon-to-be ex-husband.
Marcie diyor ki, oraya gitmenizin tek sebebi… size artık yüz vermeyişimizmiş.
Is because we don't turn you on anymore. Marcy says the only reason you go there.
Marcie diyor ki, oraya gitmenizin tek sebebi size artık yüz vermeyişimizmiş.
Marcie says the only reason you go there is because we don't turn you on anymore.
Öyleyse, süslü kamyonetinize geri dönüp, geldiğiniz gibi gitmenizin de bir mahsuru yok.
Then you won't mind going back to your fancy truck… Driving out the way you came in.
ancak… İkinci kez gitmenizin tek gerekçesi… ilk seferinde bir şey gözden kaçırdığınızı düşünmeniz olabilir.
Jesus, you don't go into a place and search it 18 times The only reason you go in a second time.
Onların topraklarını mülk edinmeye gitmenizin nedeni doğruluğunuz,
Not for your righteousness, or for the uprightness of your heart, do you go in to possess their land;
Söylemeyi unuttum, herkes yüzmeye gitti yoksa Woody, şoförünün bizi giyinikken havuza atacağını söyledi.
I forgot to mention everyone had to go swimming or Woody said that his chauffeur would throw you in with your clothes on.
Git su iç ve biraz uyu sonra sabah kalk
Have a drink of water and get some sleep, wake up in the morning
Şimdi bisikletine atla ve ankesörlü telefondan polisi aramaya git. Onlara 2.45te Southport Bulvarında bir çocuğun yürüdüğünü gördüğünü söyle.
All right, I want you to get on your bike, go to the pay phone, call the police, tell them that you saw a little boy walking down Southport Avenue at 2:45.
Git kendine lens falan al,
Get yourself contact lenses
Dobby gitti ve benden iğrenen eski eşimle
Dobby's gone and I'm left with my ex,
Oraya git, kızı temizle,
Get over there, get her cleaned up,
Ya da senin için önemli değilse neden Berkeleyi gitmiş ve sevmiş bir kadınla konuşmuyorsun yani sadece konuşmuş olursun.
Or if it's not a big deal, why don't you just sit down with a woman who went to Berkeley, loved it, and, you know, so you have a conversation.
En iyisi lavaboya git ve kendini toparla. Çünkü biraz içmemiz gerekiyor
Better get to the ladies and clean yourself up'cause we got some heavy drinking to do
Yılın çoğunda gitmiş olmak, ailem benim için endişeleniyor,
Being gone most of the year,
Şu an başkanın gitmiş olması biz ikinci sınıf öğrencilerinin öğrenci konseyinde gücü ele almamız için mükemmel bir fırsat.
With the president gone, now's the perfect chance for us second-year students to take power in the student council.
Eşit olarak. Bırak Data gitsin, ve ben de senin yanında yerimi alayım.
Let Data go, and I will take my place at your side… willingly, without any resistance. An equal.
Bu gece dışarı gitmeliyim. Söyleyeceğin son sözler olabilir, ama seni en acısız şekilde öldürmeye.
It may be the last word you ever say, but I will try to kill you as painlessly-- I gotta go out tonight.
Results: 40, Time: 0.0347

Top dictionary queries

Turkish - English