GIYSILERINDE in English translation

• clothes
• clothing

Examples of using Giysilerinde in Turkish and their translations into English

Bayan Fuller, giysilerinde arma veya rütbeye denk geldiniz mi?
Ms. Fuller, did you notice any kind of patches or insignias on his clothing?

Giysilerinde ve davranışlarında?
In both clothing and demeanor?

Ve? Bazı giysilerinde barut kalıntıları buldular?
Found powder residue on his clothes.- And?

Bazı giysilerinde barut kalıntıları buldular. Ve?
Found powder residue on his clothes.- And?

Çocuk giysilerinde bulunan köpek çıkartmalarından.
The hip-hop kids wear. Blinged-out dog tag.

Evet.- Giysilerinde… radyasyon olup olmadığını kontrol etmeliyim.
All of your clothing for radiation. So I need to check Yes.

Giysilerinde… radyasyon olup olmadığını kontrol etmeliyim.- Evet.
So I need to check- Yes. all of your clothing for radiation.

Evet.- Giysilerinde… radyasyon olup olmadığını kontrol etmeliyim.
So I need to check- Yes. all of your clothing for radiation.

Giysilerinde… radyasyon olup olmadığını kontrol etmeliyim.- Evet.
All of your clothing for radiation. So I need to check Yes.

Evet.- Giysilerinde… radyasyon olup olmadığını kontrol etmeliyim.
Yes. all of your clothing for radiation.- So I need to check.

Evet.- Giysilerinde… radyasyon olup olmadığını kontrol etmeliyim.
So I need to check all of your clothing for radiation. Yes.

Giysilerinde de aynı siyah toza rastladım.
I found the same bick powder on his clothes.

Giysilerinde de aynı siyah toza rastladım.
I found the same black powderon his clothes.

Onbaşının Kuranında, giysilerinde ama tespihinde hiç yok.
All over the lance corporal's Koran, his clothes, but none on his Misbaha.

Giysilerinde radyasyon olup olmadığını kontrol etmeliyim.
So I need to check all of your clothing for radiation.

Giysilerinde tek bir kum tanesi bile bulamadım.
I didn't find one grain of sand in your clothing.

Giysilerinde kan yok.
No blood on his clothing.

Giysilerinde kan lekesi vardı.
His clothes are stained with blood.

Caddelerde, duvarlarda, Atlas Dağları kadınlarının giysilerinde.
In the street, on the walls, in the clothing of the women of the Atlas.

Yaraların her iki tarafında var, ama giysilerinde yok.
Which was present on both sides of his wounds but not on his clothing.