Examples of using Holdeki in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Holdeki gümüş tepsinin içindeymiş!
Her zaman holdeki ışıkların açık bırakılmasını isterdi.
Babası holdeki diğerleriyle beraber.
Babası holdeki diğerleriyle beraber.
Babası holdeki diğerleriyle beraber.
Eskiden, holdeki eski saatin çan sesini duyuyorduk.
Holdeki dolapta. İyi fikir.
Holdeki dolapta. İyi fikir.
Holdeki resim 2.
Eğer sessizlik istersen otur- Holdeki benim çalışma odamı kullan.
Evet. Ondan biraz önce holdeki saatin çaldığını hatırlıyorum.
Gece geç saatte dışarı çıkmak isterseniz ön kapının anahtarını holdeki masanın üzerine bırakıyorum.
Holdeki güvenlik kamerası memurun içeri girdiğini gösteriyor
Dolabında, siyah noktalı botunun içinde, holdeki dolapta duran ceketin sol cebinde, ve banyo çekmecesinde çok şık mücevherler var… yaka düğmeleri, saatler.
Hizmetçi holünde eğlence var.
Onu aşağı hole götürün, soldan.
Ve holde anahtarlarını yere düşürdü.
Petersburg hole giriş, Moskova bekar odası.
Holde iki görevli daha var.
O sıralarda Holden on üç yaşındadır.