Examples of using Horlamaya in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Hadi düğüne gidelim!'' dediğimde, Yatağa gider ve horlamaya başlar.
Ve hiçkimse anlamsız bir suratı çekemezdi. Uh- huh. Oldukça sıkıcıydı… ardından Teğmen Farley horlamaya başladı.
Otobüsün arkasında uyuyakalmışım ve çok yüksek sesle horlamaya başlamışım hepsi bende bir sorun olduğunu sanmışlar.
Otobüsün arkasında uyuyakalmışım ve çok yüksek sesle horlamaya başlamışım… hepsi bende bir sorun olduğunu sanmışlar.
Çoğu erkek seksten sonra kıçını dönüp horlamaya başlar, ve kıçından iğrenç kokular yayar.
Evet. Hele o zamana kadar horlamaya başlayacağı için. Sen de cesedini kampüs boyunca sürüklemek zorunda kalacaksın.
Geceleri horlamaya başlarsın, maç seyredersin… saçların dökülür, baban gibi kel olursun.
Geceleri horlamaya başlarsın, maç seyredersin… saçların dökülür,
Eve para getirmek için köpek gibi… çalışıyorum ama horlamaya hakkım yok.
Eve para getirmek için köpek gibi… çalışıyorum ama horlamaya hakkım yok,?
serumu bağlarız ve kısa sürede horlamaya başlarsın.
Buraya birkaç saniye için uzanmıştı ve hemen horlamaya başladı! Doğru, doğru!
Çok fazla içtiği zamanlarda yastığa başını koyar koymaz horlamaya başlardı.
Uyuyan horlayan pis şehvet düşkünü çocuklarını.
Tomun horlaması ile düşünmek kolay değil.
Horlamam tıbbi bir durum.
Biliyorum. Horlamasını öteki bölmeden bile duydum.
Ben sadece Avinin horlamasından kurtulmayı bekliyorum!
Horladığını duydum.
Aman Tanrım. Horlama ameliyatı mı olacaksın?