Examples of using Istikbali in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Bu çiçeğin istikbaline içelim haydi.
Tıbbın istikbaline bak.
Orduda istikbal… yok, bayım.
İstikbalim hakkımda hiçbir fikrim yok.
Benim istikbalimi de düşündün mü?
İstikbal marijuananın, dostum!
Tam tersine benim istikbalim de bu demiryoluna bağlı.
İstikbali gördüm.
İstikbal ne barındırır bilemem.
Orduda istikbal… yok, bayım.
Aile, istikbal. Çoğumuz seçme olasılığı yok, ama senin vardı.
Hiçbir istikbale sahip olamayacağım, öyle hissediyorum.
Dongguan Yuan Shung Wun ülkesinin istikbalini ve refahını düşünen ilk kişiydi!
Arzu ettiğin istikbal bu mu? Bak şuna.
İstikbalim bu iki davaya bağlıyken nasıl olur da onları ciddiye almam?
Kamplarda yaşıyoruz, istikbal yok, yiyecek yok.
Osmanlı İmparatorluğunun istikbalini.
Bu 3 kişi'' Can Kardeşi'' olarak bağlanıp… istikballeri için hep birlikte savaştılar.
Eğer bu iş mutlu sonla bitmezse istikbalim yok demektir.
Avrupadaki korkunç imajının ulusun istikbalini riske attığını söyledi.