KIYAFETININ in English translation

outfit
kıyafet
elbise
giysi
kostüm
birlik
ekip
takımı
suit
elbise
giysi
uygun
takım elbise
takım
kostümü
kıyafeti
takımını
dava
zırhı
dress
elbise
kıyafet
gelinlik
giysi
giyinmek
giyim
giydir
clothes
kıyafet
elbise
giysi
giyecek
çamaşır
giy
dresses
elbise
kıyafet
gelinlik
giysi
giyinmek
giyim
giydir
toga
bir toga
kıyafetinin
toga giymişsin
clothing
kıyafet
giysi
giyim
elbise
giyecek
tekstil
giydirmek
costume
kostüm
kıyafet

Examples of using Kıyafetinin in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Tony, bana kıyafetinin tekrar devreye geçtiğini söyle.
Tony, tell me your suit's back online.
Birazcık yaşlı, ama kıyafetinin verdiği hava… Değişik.
She's a bit older, but the uniform gives her… something.
Aslında kıyafetinin bir eksiği var Grace.
Actually, your ensemble is missing something, Grace.
Galiba kıyafetinin bir parçasını unutmuşsun Anita.
I think you have forgotten part of your outfit, Anita.
Artı, kıyafetinin içinde gerçekten şirin görünüyorsun.
Plus you looked really cute in your costume.
Nasıl? Galiba kıyafetinin bir parçasını unutmuşsun Anita?
I think you have forgotten part of your outfit, Anita. What? How?
Galiba kıyafetinin bir parçasını unutmuşsun Anita. nasıl?
I think you have forgotten part of your outfit, Anita. What? How?
Kapsül kıyafetinin yaşam destek sistemi de tehlikeli alana girdi.
The plug suit's life support system will be getting close to redline.
Kıyafetinin her bir parçasını yırtacağım.
And I'm gonna rip off every bit of your clothes.
Kapsül kıyafetinin yaşam destek sistemi de tehlikeli alana girdi.
His plug suit's life-support system is also entering the danger zone.
Kıyafetinin ne renk olduğu önemli değil.
It's not really important what color your dress is.
Kıyafetinin ne renk olduğu önemli değil.
It doesn't matter what color your dress is.
Köpek avcı kıyafetinin içerisinde, gayet sevimli görünüyordu.
The dog was cute dressed up as a hunter, there's no doubt about it.
Kiera kıyafetinin ne yapabildiğini biliyor musun?
Kiera, do you know what your suit can do?
Ben kıyafetinin sıkıcı bir topluma önemli bir katkı sağladığını hissediyorum.
I feel… that your outfit is an important contribution to an otherwise dull society.
Şey, onu bulduğumda, kıyafetinin cebinde leş böceği vardı.
Well, he had a flesh-eating beetle in his shirt pocket when I found him.
Teşekkürler, Stephanie. lütfen kıyafetinin geri kalanını da çıkart.
Thanks, Stephanie. Put the rest of your suit back on now, please.
Kayardım, Jackie… Fakat seni küçük, şirin her tarafı allı pullu kıyafetinin içinde görmek seni merdivenden aşağı yitmek için beni cezp edebilir.
I would, Jackie… but seeing you there in your cute little skating outfit… with all your tassels and sequins.
Sağ elimde basınç kıyafetinin eldiveni olmadan
I was certain I could survive, not having a pressure suit glove on my right hand.
Içine soktuğun için sağ ol, Paul. Beni bu ucuz budala kasaba kıyafetinin.
Thanks for putting me in the middle of this cheap-shit country bumpkin outfit, Paul.
Results: 87, Time: 0.0343

Top dictionary queries

Turkish - English