Examples of using Klimanın in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Klimanın suçu yok, hava cehennem gibi.
Klimanın tamir edilmesini isteyen Güvenlik ve Bakım.
Onu bilmiyorum ama klimanın açık olacağına eminim.
Klimanın bir parçası olma ihtimali var mı?
Sa Oh Jeong, klimanın kumandası nerede?
Oh, onlara klimanın filtrelerini en son ne zaman temizlettiklerini soracağım, bana hatırlat.
Yalan makinesi testinden bile sorunsuz geçtiler. Sonra da odadaki klimanın gürültü testi.
Dub, herhangi biri senden Dr. Jenningsin öldüğü sabah klimanın ayarlarını değiştirmeni istedi mi?
Tek kurtulan kişi, klimanın üzerinde saklanarak kurtulan, 7 yaşındaki çocuk, Diya.
Pek anlamam ama rüzgar adınızı mırıldanıp duruyor. Klimanın önünde durduğumdan olsa gerek rüzgarın sesi biraz peltek geliyor açıkçası.
Katil, cesedi, mumyalaşmasına neden olacak ortam şartlarını yaratmak için klimanın önüne yerleştirmişti.
Bu yükseliş, sisteme giren her bir birim enerji için( örneğin bir ampulün yakılması), klimanın bu enerjiyi sitemden uzaklaştırması gerekliliği etkisine sahiptir. Bunu yapmak için de giren enerji ile verimin çarpımını azaltarak, tüketimi arttırmalıdır.
Kaufmanların kliması yok.
Klimayı tamir edecektin, kilise turunda değilsin.
Kliması var diye adamın biriyle üç ay boyunca çıkmıştım ben.
Hiçbir astronot klimasını taşıyarak kapsüle girmez.
Kliması olmayanlar için, bugün oldukça bunaltıcı geçecek.
Sence klimaları var mıdır?
Ancak, hala klimayı tamir ettirmen gerekiyor.
Benim içeri gelmemi istersen klimayı açmak isteyip istemediğini sor.