Examples of using Kolyede in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Aynı bir istiridye gibi… beni pürüzsüz ve parlak bir şeyle gizlemeye çalışıyorsunuz… kolyede güzel durur… ama kabuğun içindeki… o yapışkan şey, kaşındıran şeyin çıkması ister sadece.
parlak bir şeyle gizlemeye çalışıyorsunuz… kolyede güzel durur… ama kabuğun içindeki… o yapışkan şey, kaşındıran şeyin çıkması ister sadece.
gördüğün gibi o kolyede düğün çanı var. Rahibe Cathynin kardeşinin evleneceği adamın doğum taşıyla aynı doğum taşı var üzerinde.
Kolyene tüm gün hayran kaldım.
Marie Lowein kolyesinin klipsinde bulunan DNAyla eşleşti.
Laurenin, kolyesinin ya da nişanlısının peşinde olduğunu bilmiyormuş sadece Eleanor öldürülmüş.
Bu kolyeden daha güzel olan tek şey sensin.
Seni Lucynin kolyesiyle gördü?
Lucy McCabein kolyesinin kulübende ne işi olduğunu söylemek ister misin?
Büyükannemin kolyesiyle ne yapıyorsun?
Brookeun kolyesinin her tarafında parmak izim var.
Hiçbir şey. Kolyeni fark ettim de. Güzelmiş.
Şimdi, bunun kolyeyle bir ilgisi olmalı.
Bu arada kolyen oldukça hoş duruyor.
Olveranın kolyesinin kanıt olarak bulunduğunu niye söylemediniz?
Kolyene bir böcek koydular. Onu çıkarıp arabada bırak.
Qnun kolyesinin kayıp olduğunu söyledi.
Bu kolyeden her zaman hoşlandım.
Kolyene bakabilir miyim?
Kolyeyle ilgili şeyi söyleyene kadar bağlantıyı kuramadım.