Examples of using Konserve in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Konserve açacakları!
Hayır ama reklamda konserve açmak isterseniz açar diyordu.
Konserve kavanozlar için lastik conta.- Bunlar ne?
Ve bu, konserve sığır etini yaptıkları gün.
Tamamen kurumaması için biraz konserve domates ekleyeceğim.
Konserve havyar.
Konserve içindeki sardalyeler gibi!
Herkes onlara konserve veriyor ama onlar açamıyor.
De konserve fabrikasına düzenlenen bir okul gezisinde çocuklara refakat etmiş.- Ne?
Pahalı baskülüm karşılığında bunları getirmeye nasıl cüret edersin? Konserve et mi?
Memnun olurum. ikimiz olduğu sürece arabadaki konserve sığır sandviçlerinden.
Her şeyi alırsınız. Konserve konserve. Tam da ihtiyacım olan şey.
Konserve yiyecek hazırla, peşinden gidiyoruz.
Bay Farnsworth, bu yunus balıkları yok edildiği için konserve fabrikamıza açılan çevresel dava.
Ekmek ve biraz konserve.
Hayır. Sigara. Konserve et.
Her şeyi üretiyoruz konserve, tekne, lokomotif!
Cd player, elektrikli konserve açacağı alın. Çamaşır makinesi, araba.
Bir sürü konserve eksikti.
Sevgili Bay Kowalski… o konserve fabrikasında harcanıyorsunuz.