Examples of using Labirentine in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
bunun sanki Minatourun labirentine, size yolunuzu bulmak için kılavuzluk edecek ipi veren Adriadne olmadan girmiş gibi olacağımı hissediyor.
sonunda bir adacıklar labirentine yutulur ki bu labirentten bir alt geçit sayesinde denize dökülür.
Labirentten kaçmanın tek bir yolu var. Ama kader her zaman yardım etmez.
Bunu gördü. Labirente gidip Minotorla yüzleşecekmişim.
Ona acıyan Deadalus labirentten kaçmanın sırrını anlatmış.
O, labirentin bir parçası.
Sen bir bahçe labirentinde kaybolmamış mıydın?
Beni labirente götür.
Bu salak labirentten çıkmak istiyorum!
Yani labirentle birbirinize bağlı mısınız?
Bak şu labirente merkezine varsan bile,
Zamanla onun labirentini çözdün Dolores.
Spiral Labirente gidip Tessaya daha çok kalkana ihtiyacımız olduğunu söyle.
Farenin labirentten kaçmak istediğini biliyoruz.
Kimse labirentten kaçamaz.
Ama belki de labirentin kendisini kullanarak size biraz zaman kazandırabilirim.
Ayna labirentinde kayboldum!
Gemiyi, labirentin dışında gizli bir yere gitmesi için programladım.
Menopoz labirentinde önderlik ediyorum.
Labirente girip boğa kafalı Minotauru öldüren Theseus gibi olağanüstü ol.