Examples of using Makinedeki in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Biz sadece makinedeki çarklarız.
Brunoyu al ve makinedeki hasarı ödeyin.
İşin olması gerektiği gibi yürüdüğünü sağlama almak için makinedeki birer çarkız.
Tarihi değiştirmede yine başarısız olma sebebiniz makinedeki arızaydı.
İllüzyonlar, makinedeki hayaletler.
Bendeki kopya sayısı makinedeki sayıyla uyuşmadı.
Arabamın benzini bitmiş ve makinedeki elbiselerim kaybolmuş.
Tarihi değiştirmede yine başarısız olma sebebiniz makinedeki arızaydı.
Sağol. Brunoyu al ve makinedeki hasarı ödeyin.
Sağol. Brunoyu al ve makinedeki hasarı ödeyin.
Sağol. Brunoyu al ve makinedeki hasarı ödeyin.
Bu, o. Makinedeki hayaletler.
Bu, o. Makinedeki hayaletler.
Günaydın. Randall, makinedeki aptal yazıyı kaldır.
Banka kayıtlarına göre… makinedeki tüm parayı çekmişler.
Banka kayıtlarına göre… makinedeki tüm parayı çekmişler.
O döngü, makinedeki bir arızadan dolayı meydana geldi diyebilirsin. Hatta buna inanabilirsin
Makinedeki bir arıza, kalpte yakın olduğunu ve doktorların bize açıkladığını söyledi. sadece burada, bir zayıflık, Hayat sizi geride bıraktığında bile.
Makinedeki bir arıza, kalpte yakın olduğunu
Fani dünyada ruhları bulmak istiyorsan makinedeki hayaletle konuşman gerek.