Examples of using Manşette in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Bu manşeti okudunuz mu?
Yarının manşetleri Kevin Parsonun gerçek doğasını yazacak.
Manşeti görür gibiyim.
Saminin hikâyesi manşetlere hakim oldu.
Bizim manşetlere ihtiyacımız yok Jack.
Manşetlere ne diyorsun?
O manşetlerden sonra seni Mayerle anlaştırmak kolay mı sandın?
Bütün manşetlerde var.
Ana sayfaya çıkıp manşet olmak için yapıyor.
Manşetlere tekrar geri döneriz.
Bu kötü manşetlerin bitmesini istiyor.
Biliyorsun, manşetleri istemişti, aldı da.
Kendini manşetlerde düşünebiliyor musun?
Manşet olacak şeyleri kovalaman benim işim değil.
Manşet istiyorlar.
Hepsinde manşete çıkılmıyor.
Hayır, manşetlerde şu yazacak:'' Keçiler 12ye 0 yaptı.
Manşeti görebiliyorum,'' Gerçek Clark Kent Ortaya Çıktı.
Manşetlerde bahsedilenden çok farklısın!
Manşete bak.- Biliyorum George.