Examples of using Meyvelere in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
İki otel çalışanı, adam meyvelere çarptıktan hemen sonra otelden hızlıca kaçan kızıl saçlı beyaz tenli bir kadın görmüşler.
Pisagorik yemek taze otlara, çiçeklere, meyvelere, tohumlara ve yeryüzünde bizim yiyebilmemiz için üretilen her şeye yer verir.
Gelecekte, bu femto-kamera sizin telefonunuzun kamerası olduğunda, bir süpermarkete gidip meyvelere dokunmadan taze olup olmadığını anlayabileceksiniz.
Diğer büyük hayvanların yiyeceği varmış çünkü meyvelere erişebiliyorlarmış. Çok küçük.
Çok küçük. Diğer büyük hayvanların yiyeceği varmış çünkü meyvelere erişebiliyorlarmış.
Glutensiz'' olarak işaretlenmiş gıdalar( gluten içermeyen) genellikle fruktoz emilim bozukluğu olan kişiler için uygundur, ancak hastalar, kurutulmuş meyvelere, yüksek fruktozlu mısır şurubuna ya da içeriğinde şeker olarak fruktoz içeren glutensiz gıdalara dikkat etmelidirler.
İkisinde de her meyveden iki çeşit vardır.
Kâhyamız meyve toplaması için yeni bir kız getirdi.
Yumurta ve meyve kartonlarını tekrar kullanılmak üzere iade ediyorum.
Meyvelerden nefret eder.
Taze meyveye karşı savunmayı öğretmem gerek.
Meyveye ulaşırsan oyun biter kardeşim.
Onlara, istek duyup-arzuladıkları meyvelerden ve etten bol bol verdik.
Arenada o zehirli meyveleri çıkardığınız an ortaya çıkan bir sorunum var.
Meyveler yanmaya başlamışlar
Gerçek meyveden yapılmışlar. Yani o kadar fazla kalori yok içerisinde.
Zehirli ağacın meyvesi.'' Bunu bana sen öğrettin.
Snotlout, o meyveleri yiyebileceğinden pek emin değilim.
İkisinde de her meyveden iki çeşit vardır.
Onlara, istek duyup-arzuladıkları meyvelerden ve etten bol bol verdik.