Examples of using Peçeteleri in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Ödüllü peçeteleri üst rafa taşımayı düşünürken ambalajını daha özel yapıyor musun?
Bu bir daha olursa… ben peçeteleri açmamış olsam bile… sen patatesleri yapabilirsin.
Bu bir daha olursa… ben peçeteleri açmamış olsam bile… sen patatesleri yapabilirsin.
Bu bir daha olursa… ben peçeteleri açmamış olsam bile… sen patatesleri yapabilirsin.
Dinleyin, bu gece siz göt peçeteleri, neye ihtiyacınız varsa adını söyleyin
Burası yağını almak için pizzalarımıza peçete ile dokunduğumuz ve sonra da peçeteleri Joey diye çocuğa yedirdiğimiz yer.
Her birimizin mali kayıtlarında o zamana kadar gerçek değeri olmayan 20 milyar Dolarlık kokteyl peçeteleri olur. Devlete gidip ödemelerini istesek sistem sahte peçete hesaplarını artık kapatamaz durumda.
Popo peçeteleri veriyor ve burada çalışmaya başladığından beri o Foreigner tişörtünü giyiyor.
Peçetem düştü.
Birisi peçetesini düşürdü.
Yine peçetesini düşürdü.
Kağıt peçete uzatır mısın?
Peçeteni, boynuna bağla,
Peçetesini gömleğin dışına çıkar.
Peçeten var mı?
Elbette. Hanımefendiye peçete getirebilir miyiz?
Peçetesini katlamış.
Peçetesini geri gönderdiğini gördüm, çünkü üzerinde parçalanmış bir şeyler vardı.
Paula, peçete var mı?
Cinayet silahını ve peçetesini öylece bırakmış. Artık bıraktığı anlamına mı geliyor?