Examples of using Penceredeki in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Penceredeki o şeyler ne?
Penceredeki teller mi?
Penceredeki kalaslardan birini alın.
Penceredeki kan Balcoura ait değil.
Penceredeki levhalar.
Penceredeki kana bakılacak olursa… kurban burada otururken vurulmuş.
Penceredeki sinekleri görünceye kadar hiç kimse fark etmedi.
Penceredeki kilidi levyeyle açmış.
Evet, penceredeki gibi, kırmızı olsun.
Sadece kafanı kaldırıp penceredeki ışığı görmen yeterliydi.
Penceredeki bir kızdan.
Penceredeki adamı sor ona.
Sen kapıya gelmeden önce penceredeki genç kadın kimdi?
Ön penceredeki kurutucu şeylerimiz vardı.
Penceredeki hayalet yüzler.
Bu evde, penceredeki yüzler farklı boyutlarda.
Evet siparişimi verirken, penceredeki kız ile göz göze gelememiştim.
Penceredeki bir gölgeden korkarak.
Ön penceredeki kurutucu şeylerimiz vardı.
Penceredeki ışıkları benim için açık tutun.