Examples of using Pencerenin in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Pencerenin yanındaki masa için bana iki tane Kir Royal verir misin?
Pencerenin önüne mi koyuyorsunuz?
Mutlular, çünkü pencerenin kenarında ağaçtaki kuşları görüyorlar.
Pencerenin önünden geçen gelinin eline aldığı şakayık.
Sen pencerenin önünde iyi misin?
Pencerenin altında dur, ben görünmeyeceğim.
Pencerenin dışındaki sise bir bak.
Pencerenin önünde bir kaç parça kırılmış cam parçası vardı.
Savcılık, pencerenin her yerinde parmak izin olduğunu söyledi.
Rehineleri pencerenin önüne koymuşlardır.
Pencerenin dışındaki yapıları üçgenlere böleceğim ve bingo, işte apartman bu.
Sonra da adamı pencerenin dışından bana bakarken gördüm.
Pencerenin kenarındaki adam kim?
Bir saniyeliğine pencerenin yanına gidebilir misin?
Tom pencerenin önünde duruyordu, Mary
Tom sevgilisiyle pencerenin yanındaki masada oturuyordu.
Pencerenin tam ortasında donup kaldın.
Pencerenin üzerine bir perde astı.
Pencerenin önüne geldiğinde, o kadar koşuşturmadan sonra kıpkırmızı ve terliydi.
Pencerenin kenarında durmuş, aşağıya atlamak üzeren bir kadın.