Examples of using Saçsız in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Saçsız epey bir farklı görünüyor.
Saçsız tabii.
Yaşlı bir adam… Kafasının üstü saçsız, yanları uzun,
Milyonlarca yıl içindeki nesilleri arasında, Saçsız olan maymun tipi insan olarak adlandırılacaktır.
Kemoterapi sonrası saçsız kafasını şakacı bir şekilde takdim etmesiyle, seçmenleriyle bağ kurmak için Facebooku birincil araç olarak kullanmakta da oldukça becerikliydi.
mavi gözlü ve her halde saçsız.
Bence minik bir tane… pembe yanaklı… mavi gözlü ve… her halde saçsız.
Bir gün kafamda, saçsız bir nokta buldum ve saçlarımı ve de kariyerimi kaybettiğimi fark ettim!
Aslında, muhtemelen saçsız, dişsiz olduğum ve kıçıma hâkim olamadığım üstelik sıkıcı bir doksanlık olduğum bir evren dahi vardır.
Bir gün kafamda, saçsız bir nokta buldum… ve saçlarımı
Annemin dişsiz, saçsız ve delirmiş bir şekilde ölmesini açıklıyor bu.
Kokan bir şehirde, saçsız adamlarla dolu büyük bir odada.
Bu zaten annemin öldüğü zaman dişsiz, saçsız, delirmiş bir vaziyette olduğunu açıklıyor.
punk saçlar, saçsız… Sadece yepyeni bir hayata ihtiyacım var.
Buradayım, bebeğim. Beni daha önce hiç saçsız görmemiştin, değil mi?
Saçsız muhasebecilerimiz harikalar.
Fergus seni sarı saçsız beğendi mi?
Saçsız kafasını görme fikrinden nefret etmiş.
Saçsız Amerika Güzeli olsa bile umurumda değil!
Sen acı çekmek istemediğin için bebekleri saçsız bırakalım o zaman.