SATICISININ in English translation

dealer
satıcı
krupiye
bayi
tüccarı
kaçakçısı
taciri
simsarı
torbacı
salesman
satıcı
satış elemanı
pazarlamacısı
tezgahtar
vendor
satıcı
tedarikçisi
pedlar's
peddler's
dealers
satıcı
krupiye
bayi
tüccarı
kaçakçısı
taciri
simsarı
torbacı
dealership
bayiliği
galerisi
satıcıya
bir dükkanda
satış

Examples of using Satıcısının in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bu bir uyuşturucu satıcısının yeri değil mi?
This isn't a drug dealer's place, right?
Halconeun en iyi satıcısının gitmesine neden oldun.
You just let the Halcones' top seller get away.
Nedense, adamın meth satıcısının telefonu değildir diye düşünüyorum.
Somehow, I don't think it's his meth dealer's cell phone.
Bu uyuşturucu satıcısının başındaki boşlukları doldurmam gerekiyordu.
I got caught up trying to plug the holes in that drug dealer's head.
Korkuyor musun? O ruj satıcısının yapabileceklerinden mi korkuyorsun?
You're scared of what that lipstick peddler can do?
Bir boru ne zaman bir uyuşturucu satıcısının silah tercihi oldu ki?
When did a pipe become a drug dealer's weapon of choice?
Annesi Sidneyden Londraya kadar bütün televizyon şovlarında… konuşmuştu. Bir uyuşturucu satıcısının.
Some Aussie dope dealer's mother went on every talk show from Sydney to London.
Amcasının numarası iyi bilinen bir uyuşturucu satıcısının telefonunda bulundu.
Her uncle's phone number was found on a cell phone of a known drug trafficker.
Çavuş, neden benden ölü bir… uyuşturucu satıcısının telefonunu saklıyorsun?
Sergeant, why would you hide A dead drug dealer's cellphone from me?
Eleanora gidip bir uyuşturucu satıcısının senin bakire kıçına tekmeyi bastığını
Waltz up to Eleanor, tell her that your drug dealer dumped your virgin ass, and now the rest
Silahlı uyuşturucu satıcısının tarzın olduğunu fark etmemiştim ama sanırım ekonomi durgunluğu herkesi etkilemiş.
I didn't figure a drug dealer with a gun was your style, but I guess the recession has hit everyone.
Odessa, Teksastan bir kağıt satıcısının süper güçlere sahip bir seri katili barındırdığı
That a paper salesman from Odessa, Texas is currently harboring a super-powered serial killer, and that you raided
Bir gazete satıcısının şüpheliyi Alicein binasından çıkarken görmüş. Mavi bir minibüsle sürüyormuş.
Canvass turned up a news vendor who saw our suspect leave Alice's building and drive off in a blue van.
Annem öldükten sonra, tanınmış siyah bir uyuşturucu satıcısının beyaz bir çocuğu evlat edinmesine kimse izin vermek istemedi. Ama her şey paraya bakar.
After Mom died, nobody wanted to let a known black drug dealer adopt a white orphan but hey, cash is king.
Ya onları buna inandıracaksın ya da kitap satıcısının buraya gelip… şaşırtıcı bir şekilde destekçi olduğunu söyleyeceksin.
And say that the World Book salesman is coming and he's being surprisingly supportive. You will make them believe it or you will call them.
Ya onları buna inandıracaksın ya da kitap satıcısının buraya gelip… şaşırtıcı bir şekilde destekçi olduğunu söyleyeceksin.
You will make them believe it or you will call them and he's being surprisingly supportive. and say that the World Book salesman is coming.
büyük bir uyuşturucu satıcısının güvenini kazandım. Luxta,
big-time drug dealer. Lucifer's den of sin,
hap satıcısının gidişini kutluyoruz.
to celebrate the pill peddler's departure.
Uyuşturucu satıcısının arabasını ve saatini çalmak için bilinçli bir çaba… harcadın ama telefonlarımızı almadın mı?
You made a conscious effort to steal a drug dealers car and watch, but you didn't think to get our phones?
Ya onları buna inandıracaksın ya da kitap satıcısının buraya gelip şaşırtıcı bir şekilde destekçi olduğunu söyleyeceksin.
You will make them believe it or you will call them and say that the World Book salesman is coming and he's being surprisingly supportive.
Results: 131, Time: 0.0274

Satıcısının in different Languages

Top dictionary queries

Turkish - English