Examples of using Serap in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Serap olabilir.
Dağlar yürütülür, serap haline gelir.
Hocam tanımadınımız, ben Serap.
Örümcek Kanyonu. Eğer bu serap değilse, bu da.
Hayır, serap değil.
Belki de serap görüyorsundur.
Hayır, burası çöl, çöllerde serap görürsün.
Bu serap.
Yani böyle bir serap gördüğünüzde… başınızı çevirmeye, gözünüzü kırpmaya… hatta konuşmaya bile korkarsınız. Asla.
Bilim Kurulu Üyesi Serap Şimşek Yavuz da Twitter üzerinden yaptığı paylaşımda'''' Hepimizin evinde 10 gün yiyecekleri yemek/gıda bulunurken bu izdiham nedir?
Yani böyle bir serap gördüğünüzde… başınızı çevirmeye,
Bizi o mahvetti Serap. Yıllar boyunca benden,
var ama… Serap, değmez mi kızımız için ya?
Zemandur. Başu serap gibü sonu üse torpaktan urbadur… Akar yetişemirim!
Bu serap güneş ışınlarının yüzlerce kilometrelik bir dönme tabakasına sahip olmasını gerektirir ve bu tabakanın sıcaklık irtifasına bağlıdır.
onların amelleri çöldeki serap gibidir ki, susuzluktan bunalan onu su sanır. Ama ona yaklaşınca hiçbir şey bulamaz;
Halüsinasyonun aksine, serap kameraya çekilebilen gerçek bir optik olaydır, çünkü ışık ışınları gerçekten
Serap Turgay, Gülşenin Raks Müzik ile iki yıl daha anlaşmasının olduğunu öne sürerek şarkıcıya dava
Fata Morgana terimi bazen diğer daha yaygın serap türleri için yanlış olarak kullanılmasına rağmen, gerçek anlamı sıradan bir üst seviye serabıyla aynı değildir.
Bu etki sıcak günlerde havanın değişken kırılma indisli kısımlarında ışık ışınlarında kırılmaya ve uzakta bir yerde yanıltıcı yansımaların oluşmasına yani serap görme dediğimiz olaya sebep olur. sanki bir su birikintisi veya havuz yüzeyinde olduğu gibi.