Examples of using Silikat in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
burada çalışma arkadaşları ile birlikte bilinen yıldızların karbon ve silikat minerallerinin tanecikleri ile etraflarının sarılı olduğunu keşfetmiştir
sodyum silikat, magnezyum sülfat ve koku.
Da, genç cam mühendisi Otto Schott, kendisinin hazırladığı ve özel optik özellikler sergileyeceğini umduğu, özel bir bileşimden lityum silikat cam yapılmış olan cam numunelerini Ernst Abbeye gönderdi.
amorf silikat, polisiklik aromatik hidrokarbonlar,
Captain Bay Seaversın kan tahlilinden silikatlı mineraller çıktı.
mor olansa baryum bakır silikatı.
Sıcak erimiş silikatı şekillendirip.
muskovit de, mika silikattır. Doğru olan bu.
Captain Bay Seaversın kan tahlilinden silikatlı mineraller çıktı.
Korku ve panik bizi Silikatlardan önce yok edecektir.
Dünyadaki dağlar silikatlardan oluşur, kayalar… Oysa Titandaki dağlar buzdur, metan buzu.
Sıcak erimiş silikatı şekillendirip… Aramızda bir çekim olduğunu hissediyorum Calvin.
Sıcak erimiş silikatı şekillendirip… Aramızda bir çekim olduğunu hissediyorum Calvin.
Adı, orijinal bileşenlerinden ikisi olan sodyum perborat ve sodyum silikattan( per-sil) türetildi.
Aramızda bir çekim olduğunu hissediyorum Calvin. Sıcak erimiş silikatı şekillendirip.
Orada kaybediyordun ki bu, ya magnezyum silikatı, patronunun söylediği gibi kullanacak… kadar zeki değilsin ya da bu işi kendin kıvıracağını zannedecek kadar aptalsın ki kıvıramadığın ortada.
Orada kaybediyordun… ki bu, ya magnezyum silikatı, patronunun söylediği gibi kullanacak… kadar zeki değilsin ya da bu işi… kendin kıvıracağını zannedecek kadar aptalsın… ki kıvıramadığın ortada.
Alüminyum silikat.
Magnezyum Karbonat ve silikat.
Atmosferde bir çeşit silikat var.