Examples of using Soru soracak in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Değişiklik olsun diye soru soracak birinin olması güzel.
Oliver bir iş için sana soru soracak.
Ve hepsi üst üste olunca kim soru soracak ki?
Bay Hill, Başyargıç Carterın huzurunda tanıklara soru soracak.
Öyle olsa bile kim bu konuda soru soracak ki?
Bir kaç dakika önce birisine soru soracak gibi görünüyordun.
Bay Fink soru soracak.
Samet, anasına soru soracak.
Herkes bana bir sürü soru soracak. Çok.
Herkes bana bir sürü soru soracak. Çok.
Tabii ki çok soru soracak.
Tony, Fornell sana soru soracak.
Birimiz topu atacağız bu arada… digerimiz soru soracak.
Bay Hill, Başyargıç Carterın huzurunda… tanıklara soru soracak.
Hangimizin mumu önce biterse diğerine soru soracak.
Ne yas tutacak, ne de soru soracak kimseleri vardı.
Anlayacağın şahinler hakkında falan soru soracak vaktim yok.
Birimiz topu atacağız bu arada digerimiz soru soracak.
Yüzbaşı Ross da size soru soracak.
Dışarıda önce ateş edip sonra soru soracak sivil bir çete istemiyoruz.