Examples of using Sudana in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Birkaç hafta oldu Leah gönlümü Sudana gönderdikten hemen sonra.
Ardından Afrikaya gittik, Sudana.
Savaş devam ettiği sürece, Sudana gidemem.
Ama barış olmazsa, Sudana dönmeyeceğim.
CIA ile olan işine devam etmek için Sudana döndü.
Deeks, Kensi, biri Randin bilgisayarından Sudana mail gönderiyor.
Burası Gana, sense arkadaşım, Sudana atacaksın.
Sense arkadaşım, Sudana atacaksın.
Burası Gana, sense arkadaşım, Sudana atacaksın.
Afrikaya, Sudana, Sierra Leoneye,
Gençlik Merkezinde takılırdı. Sonra Sudana gidip Talib al Jihadya teröristri oldu.
Yani insanlar birdenbire kaybolunca… Aniden. BM Sudana barındırdığı her mülteci için maaş veriyor Zarar oluyor.
Yüzyılda Arap Jaalin kabilesi Nubia ve Sudana göç etti ve daha önce Hartumtan Abu Hamada kadar her iki Nil kıyısında ülkeyi işgal etti.
Habitatları doğuda Etiyopyadan Sudana, batıda Sahelden Senegal
Başarısız olmuş oyuncakları Bolivya ve Sudana yığınla satan üçüncü parti bir oyuncak dağıtıcısı.
Güney Sudana giden bir kargo uçağında bizim için koltuklar ayarlandımı?
Güney Sudana giden bir kargo uçağında bizim için koltuklar ayarlandımı?
Belki şu an çok uygun bir zaman değil… ama Sudana gittiğinde bir uzmana ihtiyacın olacak
Belki şu an… ama Sudana gittiğinde bir uzmana ihtiyacın olacak
Gerillalar hükümetin, bu insanları… insanları Sudana doğru tahliyeye başladılar. dışarı atacağını bildiklerinden.