Examples of using Sudoku in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Gözlemliyorum. Yeni bir arkadaşının olması harika bir şey. World of Warcraft, Sudoku ya da su parklarını seven birisiyle arkadaş olsana?
Ve işte bu yüzden de…'' Neil Sedaka ile sudoku oynadık.'' diyebilecek çok az kişiden biriyim.
şuradaki adam günün büyük çoğunluğunu sudoku oynayarak ve diğeri ise popomu dikizleyerek geçiriyor.
bir yığın çözülmüş Sudoku kitaplarını fark etmeden edemedim.
Yastığına dökülen bir sürü saçı… ve bir yığın çözülmüş Sudoku kitaplarını fark etmeden edemedim.
Eva Longoria ile bir odada kilitli kalmış gibi olmalı ama yapmanıza izin verilen tek şey onun sudoku oynamasını seyretmek.
Bu ani tepkiyi başka bir bağlamda düşünmeni isterdim eğer kızını sudoku oynarken bulmuş olsaydın ya da oğlunu shakespeare okurken bulsaydın.
çikolata kaplı bademler, ve Sudoku kitabı.
Sudokudan bahsediyoruz, belki biraz bölme bilgi kartları falan.
Parçalı sudokusu var!
Bırak oynamayı sudokuyu heceleyemezsin bile.
Ben Sudokuyu seviyorum.
Ben de sudokuda siyah kuşağım. Silahım var.
San Francisco insanları, sudokuyu bu gazete sayesinde tanıdı.
Sudokuyu tercih etmiyor muydun?
Adam eskiden sudokudaki harfleri kullanmış.
Adam eskiden sudokudaki harfleri kullanmış.
Hayır. Sudokudan söz etmiyorum.
Bu sudokuya baktın mı?
Kelime yerleştirme ve sudokuda çok iyiyimdir.